/Erken öten horozun mutlak boynu vurulur
Vakit saat gelince elbet hesap sorulur/
Sözünü sakýnmadan ulu orta yayarsan ,
Baþýna gelenlerden þekva eyleme gönül
Kýrdýðýn gönülleri tekbaþýna koyarsan
Gidip kara taþlara hiç dert söyleme gönül
Yüreðindeki azgýn fýrtýnalarý durdur
Takýlýrsan nefsine bil ki; yol almak zordur
Zaman zaman kendini aynada seyrederken
Yansýyana aldýrma, takýlma görüntüne
Vesveseyle karýþýk sesler "güzelsin" derken
Unutma gençlik geçer, sarýl iman örtüne
Ruhundaki zelzele yýkar, eder derbeder
Farkýnda olmasan da nefsin senle harb’eder
Okuyup ezberlerken "Kitab’ýn" tekmilini
Dilin ile kalbinin bir olmasý gerekir
Sürü sürü kuþlarla Ebrehe’nin filini
Düþünüp de kiþinin; ders almasý gerekir
Sývalý duvarlarda oynaþýr gölgecikler
Zihnin de, çaðrýþtýrýr kurtçuklar ve böcekler
Bilir misin ey gönül? Kimisi bir kenarda
Oturup da, günahý baþkalarýna yükler
Kimisi hep hatasýz, kimisi boyna narda
Yaþadýðýný sanýr; ümit içinde bekler
Nasihat eder durur, anlayan olmasa da
Belki dinleyen olur telinden çalmasa da
Sen, kendini nefsine kapýlarak yandýrma
Verilenle yetinip, þükrünü göster evvel
Yalan, yanlýþa dalýp þeytaný uyandýrma
Görmesen de bilesin omzundadýr daim el
Her gördüðüne deðil, bazen sýr olanlara
Ýnanarak dönüp bak, hak ile solanlara
/Bilinir ki sabýrdýr koruðu helva eden
Ot kadar aklýn yok mu? Söyle, acelen neden?/
NÝLÜFER SARP