baharlaþtýkça
buhar olup uzaklaþýyor ruhum
el sallýyor bedenim arkadan
ve yavaþ yavaþ yerle birleþiyorum
bilmediðim bir dünya bu zemin kat
çýkýþý tüm tehlikelerle dolu
çok vurgulu
ki biraz sorgulu
soru dolu
bir yol
u(z)laþamýyorum
kokusu tenime deðik kara bulantýlý bir ölü
kendim
ve biz
öylece yokluða ninni söylerken eksiðiz
tanýmý
iki kelime arasý
kýsa çizgi
okuyabilen hasret çemberinin yanan alevinden geçiyor
sevdiðine lale bahçeleri gösteriyor
okuyabilen özgür
her gün uçuyor harflerine
gülümseyiþ bir kanýtlamadan ibaretken
aklým
hayalim
almýyor sonsuz çizgisinin bu kadar renkli olduðunu
bir türlü kabullenmiyor yüreðim
huzurun Ahmet Hamdi Tanpýnar’da
benin sana mecburiyetinin Attila Ýlhan’da olduðunu
çeþitlik
nice þairin temasý iken
dilim söylemiyor bir türlü adýný
lisaným tercümesiz
kim bilir hangi dilde bu yaþadýðýmýz iklim
gözleri kapalýyken Orhan Veli’de
kadýnýn saný anlatýlýrken içinde
çevirin yabancý elleri
bildiðimiz sözceye
uzaklýk olmamasý iyidir gökyüzünde
bir yýldýzýn bir yýldýza olduðu kadar uzak olmamalý aþk
herkesi anlatmalý
ilk kez
nurlar düþüyor yeryüzünden pencereme
bir düþ ki bu
hangi þair baþ koyar bu yola bilemiyorum
adý sen bu gidiþin
belki dönüþün cesareti de sen
sebep; bir avuç dolusu çocuk þekeri
daðýtýyorum umutlarýmla birlikte
sýðýnýyorum bir limana
kara bir geminin tek baþýna durduðu limana
biliyorsun
adý sen bu gidiþin
belki dönüþün cesareti de sen...
(Ýlknur Karaca)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.