Dudak payý koymadan doldurmuþlar dünyayý
Camdan bir sürahiye; ”iç,” diyorlar durmadan
Zehri bal diye bana sunanlar hoþ rüyayý
Elimden alýyorlar sonunu buldurmadan
Henüz solukken renkler, belirsizken ufuklar
Çizdikleri çizgiden “geç,” diyorlar durmadan
Durmadan tamtam çalar akýl varla yok gibi
Ergin olmayan fertler ille savaþ çýðýrýr
Hedefini þaþýrmýþ yalpalayan ok gibi
Rastgele hýr çýkarýp saða, sola baðýrýr
Ve insaný hor görür, dondururken soðuklar
Bozuk plak gibiler “öç,” diyorlar durmadan
Eskiye lanet eden sýrasý geldiðinde
Eskiye bin rahmeti yaptýðýyla okutur
Yazar, çizer hoyratça ket vurmaz bildiðinde
Elleri eleþtirir konuþur katur, kutur
Düþürürler yollara atmamýþken þafaklar
Yer açmak için þerre “göç,” diyorlar durmadan
Hani, herkes durmadan sayar, döker ya bir bir
Olan biten her þeyi memlekette olurken
Hani, falcý fincanda atiyi eder tabir
Ýþte o durumdalar burunlardan solurken
Deðiþim mi geçirmiþ yumurtlamaz tavuklar
Baðlayýp kartallarý “uç,” diyorlar durmadan
Neden aynaya bakýp konuþur aymaz olan
Örfleri saymaz olan neden ele saldýrýr
Kimdir sözünden caymaz, buzlarda kaymaz olan
Doðruyu duymaz olan neden kazan kaldýrýr
Tilki, çakal ve ayý dolu dolu kovuklar
Biz, “Allah bir” dedikçe, “üç,” diyorlar durmadan
***
Ateþ demetlerinden “seç,” diyorlar durmadan
Baþtaki kýr tellere “meç,” diyorlar durmadan