ve kadýn pencere kenarýna ektiði aþký suladý bir gece vakti kurumuþ dudaklarýyla yarým aðzýndan öptü ayý
yorulduðunu hissetti kadýn elini kanayan acýsýna götürdü ki gerçekliði ayan beyan tükeniþini sezinledi hüznünü öbekleþtirdi...
o hep yanýnda taþýdýðý beyaz mendil ile hemen örttü üzerini kavuþma duygusuyla kapattý her bir yerini
tutmadý açýldý yara
açýldýkça da bulaþtý tüm vücuda...
etrafýný saran karanlýkta el yordamý ile geçti içinin tünellerini saçlarýný saran avare bir hoþlukta sendelerken býraktý kendini rüzgara deniz kokusu ceplerinde yürüdü yalnýzlýða...
anlamsýzlýðýn sýzýsý bulaþtý dudaklarýna sildikçe elinin tersi ile umutsuzluk yayýldý yüzünün kývrýmlarýna yüzü güneþ yüzü aydan bin parça…
çok uzaklardan geliyordu adamýn sesi yorgun kisvesi sýrtýnda yamalý urbasý söküldükçe sökülüyordu gövdesindeki aðaçlarýn kökleri lakin dimdikti bakýþlarý kadife tenli bir kemanýn son bestesini çalýyordu kirpikleri gözlerinde gri bir ülke keþfedilmemiþ güneþin renkleri yer deðiþtiriyordu her þafakta alnýnýn terleri denize sevdalý adamýn yeminleri...
tam vazgeçmiþken bir düþ perisi tuttu gölgemi kaldýrdý yerden ve göründü adam sisli daðlarýn ardýndan aðrýdan edirneye ayný dilin ezberinde sesleniyordu coðrafyamýn tüm renklerini özgürce ki özgürlük topraða meyilli kalemin bir mucizesi...