Hýncým kelimelere yüklü, acým satýrlara gömülü
Karabað baðrýna saplanmýþ hançer,
Vuruyor, yasa terk ediyor Türklüðü…
Kelepir kinin tortulaþmýþ aðdasý
Sevgiye açýlmýþ yumucaklara boþalýr.
Nasýr baðlamýþ kýnalý parmaklar
Nasýrlanmýþ yüreklerle paralanýr.
Ak yüreklerde ak sütleri saklar Akça analar
Ve alperenler… Kahramanlýk tüter.
Bülbül unutmuþtur gülü, kana öter
Karabað yas; kaba eller “yes” tutar.
Hüznün al cananlýðý, al kanlara bürünür
Gönüllerden bir yol tutulup
Su dala yürüyende kan bahara yürür.
Sevi baharý ilkbahar, dertleþip durur.
Mülevves bulutlar Hazar Gölü’nü gölgelendirende
Gökçe ninelerin yüreðine kan süzülür
Býngýldak seslerine hasret yamaçlar
Kalaþinkof kurþunlarýyla dövülür.
Parlak düþlerin hazer mevsimi inende
Mümbit ovalar nazar hasadýyla süzülür.
……
Balkanlardan Çin’e dün: Edirne’den Van’a bugün,
Bu darlaþan mekân, bu zulüm gören insanlar
Bosna-Hersek; Karabað, Filistin, Kerkük, Kýrgýzistan.....
Belalarý beyninde sýzlatmaya mahkûm canlar
…….
Bunca yük ve imtihan
Ferahlat bizi ey RAHMAN!
S. Edip Yörükoðlu