Okulun son günü. Beþ yýl sonunda mezun olmuþ küçük adamlar okul bahçesinde bekliyoruz. Bir ara arkadaþýmýn annesine öðretmenin: “Doðan’ý okula göndermeyin. Okuyamaz. Bu yükün altýna girmeyin.” Dediðini duydum. Koþarak uzaklaþtým yanlarýndan ve Doðan’ý aradým. Sonra bunu ona nasýl söyleyeceðimi düþündüm. Olduðum yere Atatürk büstü önüne oturdum… Ve oraya buraya koþan aptallarý izledim. Hiçbir þeyden haberleri yoktu. Nefret ettim onlardan sonra öðretmenimden ve okuldan… Onbir yaþýndaydým karným aðrýyordu ve yanlýþ geliyordu arkadaþýmýn geleceðine karar veren kadýnýn söyledikleri…
Öyle de oldu. Arkadaþým okumadý. Son gördüðümde su satýyordu. Arada o günü düþünürüm, ve öðretmenin söylediklerini. Farklý konuþsaydý, nasýl olurdu diye merak ediyorum. Elbet yeni bir Einstein çýkmazdý ancak hayata karþý küçük bir avantaj kazanabilirdi arkadaþým.
Ýþte o gün Atatürk büstü önünde otururken farkettim biz öðrensekte öðrenmesekte maaþ aldýklarýný öðretmenlerin…
Sosyal Medyada Paylaşın:
iveysi Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.