yer gök arasý tutulmuþ yollar
siyah dumanlar çöküyor doðuya
ve þerha þerha yangýn yeri her yer
bazâra çekiyor çaðýn melaneti
barýþa ön söz yazsak ne fayda
sulhun benliði üst üste alabora
çocuk sesleri alazlanýyor mazlum doðu’dan
durun!
dili dilimize uyarlanmýþ tebâ
orada alnýmýzýn tarih yazýsý
inanýlmaz bir gül-nihal
seyreyleyin ki;
ustura aðzýnda ihtilaliniz
çoðaldýkça intihara dönüþüyor
hüzün visale sarýyor
gölgeler kaçýþýyor aslýndan
kardeþlerim;
orada elinizin deðdiði her þey
bunaltýrken mihnet dünyanýzý
biliyoruz hangi yanýnýz düþ
nedendir bu düþüþ!
bu yüzden
uykularýmýzý öðütledik
çözeceðiz savaþ kundaðýnýn baðlarýný
ne þiraz’dan ne hicaz!dan duyulacak
cihet bilmez veda’nýn hüzzam sesi
yoksunluðunuz bizim yoksulluðumuz
analarýnýzýn yemenisi dolaþýyor rüyamýzda
öpüldükçe açýlýyor bir hilâl içre
kalbimizin hokkasýna batýrýp
eritiyoruz artýk prangalarý
fýratýn karanlýk koylarýnda durup
gözlerine deðerdiniz avcýnýn
biz orada yanan gözlerimizle durmuþuz
baldýrlarý çýplak uzaklara gülüþlerdeyiz!
tuzaklara düþüþlerdeyiz
devasa yetimler su akýþlarýnda kýrýlýyor
gölgeler incelerek uzuyor kara deliklerde
biz güneyin serin sularýnda serinliyoruz!
yapraklarý yaralanmýþ bir gelincik
doðunun kalbinde köpürüyor
kanayan bir gül gelincik
kalbi titriyor üzerinde!
zulmün rahman dimaðý
ok kiriþi
ve tambur
ruhun ve topraðýn ölümsüz ezgileri
dönüyor acemaþiran semailer’i
ey hüzzam
ey melil melil vurdukça
kurþunun ucunda uðuldayan su
ezeli mehtap
ey rüzgâr ustalarý
bâkî kubbelerde hoþ bir seda var
ve;
yýrtýlsýn atlaslarý
coðrafyanýzýn
açýl doðu
açýl közüm!
ney’in neysi gurbetinde
ipek kervanlarý hiç bitmez
ve hazan rüzgarý daðlarda davudi hüznün
açýl doðu!
açýl duvaðým!
kan boyalý bir kent insan kemikleriyle kurulur!