MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

İNANALIM SOĞUK MEVSİMİN BAŞLANGICINA
Furuğ Ferruhzad

İNANALIM SOĞUK MEVSİMİN BAŞLANGICINA


ve bu benim
yalnýz bir kadýn
soðuk bir mevsimin eþiðinde,
yeryüzünün kirlenmiþ varlýðýný anlamanýn
baþlangýcýnda
ve gökyüzünün yalýn ve hüzünlü umutsuzluðu
ve bu beton ellerin güçsüzlüðü

zaman geçti
zaman geçti ve saat dört kez çaldý
dört kez çaldý
bugün aralýk ayýnýn yirmi biridir
ben mevsimlerin gizini biliyorum
ve anlarýn sözlerini anlýyorum
kurtarýcý mezarda uyumuþtur
ve toprak, aðýrlayan toprak,
dinginliðe bir belirtidir.

zaman akýp geçti ve saat dört kez çaldý

sokakta rüzgâr esiyor
sokakta rüzgâr esiyor
ve ben çiçeklerin çiftleþmesini düþünüyorum
cýlýz, kansýz saplarýyla goncalarý,
ve bu veremli yorgun zamaný
ve bir adam ýslak aðaçlarýn yanýndan geçiyor
damarlarýnýn mavi urganý
ölü yýlanlar gibi boynunun iki yanýndan
yukarý süzülmüþtür
ve allak bullak þakaklarýnda o kanlý heceyi
yineliyorlar
-selam
-selam
ve ben çiçeklerin çiftleþmesini düþünüyorum

soðuk bir mevsimin eþiðinde
aynalarýn aðýtý topluluðunda
ve uçuk renkli deneyimlerin yaslý toplantýsýnda
ve suskunluðun bilgisiyle döllenmiþ bu günbatýmýnda

gitmekte olan o kimseye böyle
dayançlý
aðýr
baþýboþ
nasýl dur emri verilebilir.
o adama nasýl diri olmadýðý söylenebilir, hiçbir
zaman diri olmadýðý.

sokakta rüzgâr esiyor
inzivanýn tekil kargalarý
sýkýntýnýn yaþlý bahçelerinde dönüyorlar
ve merdivenin boyu
ne kadar kýsa

onlar bir yüreðin tüm saflýðýný
kendileriyle masallar sarayýna götürdüler
ve þimdi artýk
nasýl birisi dansa kalkacak
ve çocukluk saçlarýný
akan sulara dökecek
ve sonunda koparýp kokladýðý elmayý
ayaklarý altýnda ezecek?

sevgili, ey biricik sevgili
ne de çok kara bulut var güneþin konukluðunu
bekleyen.
uçuþ düþlediðin bir yolda bir gün
o kuþ belirdi
sanki yeþil hayal çizgilerindendi
esintinin þehvetinde soluyan taze yapraklar
sanki
pencerenin lekesiz belleðinde yanan o mor yalaz
lambanýn masum düþüncesinden baþka bir þey
deðildi.

sokakta rüzgâr esiyor
bu yýkýmýn baþlangýcýdýr
senin ellerinin yýkýldýðý gün de rüzgâr esiyordu
sevgili yýldýzlar
kartondan yapýlý sevgili yýldýzlar
gökyüzünde, yalan esmeye baþlayýnca
artýk yenik peygamberlerin surelerine nasýl
sýðýnýlabilir?
biz binlerce bin yýllýk ölüler gibi birbirimize
varýrýz ve o zaman
güneþ cesetlerimizin boþa gitmiþliðini yargýlayacak.

ben üþüyorum
ben üþüyorum ve sanki hiçbir zaman ýsýnmayacaðým
sevgili, ey biricik sevgili, "o þarap meðer kaç
yýllýkmýþ?"
bak burada
zaman nasýl da aðýr
ve balýklar nasýl da benim etlerimi kemiriyorlar
neden beni hep deniz diplerinde tutuyorsun?

ben üþüyorum ve sedef küpelerden nefret ediyorum
ben üþüyorum ve biliyorum
yabanýl bir gelinciðin tüm kýzýl evhamlarýndan
birkaç damla kandan baþka
hiçbir þey arda kalmayacak.
çizgileri býrakacaðým
sayý saymasýný da býrakacaðým
ve sýnýrlý geometrik biçimler arasýndan
enginin duyumsal düzlemlerine sýðýnacaðým
ben çýplaðým, çýplaðým, çýplak
sevgi sözcükleri arasýndaki duraksamalar gibi çýplak
ve aþktandýr tüm yaralarým benim
aþktan, aþktan, aþktan.
ben bu baþýboþ adayý
okyanusun devriminden geçirmiþim
ve dað patlamasýndan.
ve paramparça olmak o birleþik varlýðýn giziydi
en deðersiz zerresinden güneþ doðdu.

selam ey masum gece!

selam ey gece, ey çöl kurtlarýnýn gözlerini
inanýn ve güvenin kemiksi oyluklarýna dönüþtüren!
ve senin pýnarýnýn kýyýsýnda, söðütlerin ruhlarý
baltalarýn sevecen ruhlarýný kokluyorlar
ben düþüncelerin, sözlerin ve seslerin aldýrmazlýk
dünyasýndan geliyorum
ve bu dünya yýlan yuvasýna benziyor
ve bu dünya
öyle insanlarýn ayak sesleriyle doludur ki
seni öpüyorken
kafalarýnda seni asacaklarý urganý örüyorlar.

selam ey masum gece!

pencereyle görmek arasýnda
her zaman bir aralýk var.

niçin bakmadým?
bir adam ýslak aðaçlarýn yanýndan geçtiði zamanki
gibi...

niçin bakmadým?
annem o gece aðlamýþtý sanýrým
benim acýya ulaþtýðýmý ve dölün biçimlendiði gece
benim akasya baþaklarýna gelin olduðum gece
Ýsfahan’ýn mavi çini týnlamasýyla dolduðu gece
ve benim yarý yaným olan kimse, benim dölümün
içine dönmüþtü
ve ben onu aynada görüyordum
ayna gibi duru ve aydýnlýktý
ve ansýzýn çaðýrdý beni
ve ben akasya baþaklarýnýn gelini oldum.
annem o gece aðlamýþtý sanýrým.

bu týkalý küçük pencereye nasýl da boþ bir aydýnlýk
uðradý
niçin bakmadým?
tüm mutluluk anlarý biliyorlardý
senin ellerinin yýkýlacaðýný
ve ben bakmadým
ta ki saatin penceresi
açýldý ve o özgün kanarya dört kez öttü
dört kez öttü
ve ben o küçük kadýnla karþýlaþtým
gözleri, simurglarýn boþ yuvalarý gibiydi
baldýrlarýnýn kýmýltýsýnda giderken sanki
benim görkemli düþümün kýzlýðýný
kendisiyle götürüyordu gecenin yataðýna.

acaba saçlarýmý yeniden
rüzgârda tarayacak mýyým?
acaba bahçelere menekþe ekecek miyim
ve sardunyalarý
pencere ardýndaki gökyüzüne koyacak mýyým?
dans edecek miyim yeniden bardaklar üstünde?
kapý zili acaba beni
yeniden sesin bekleyiþine doðru götürecek mi?

"bitti artýk" dedim anneme
"hep düþünmeden önce olur olanlar
gazeteye baþsaðlýðý ilaný vermeliyiz" dedim

boþ insan
güvenle dolu, boþ insan
bak diþleri nasýl
çiðnerken marþ söylüyor
ve gözleri nasýl
yýrtýyor dikizlerken
ve o nasýl ýslak aðaçlarýn yanýndan geçiyor
dayançlý,
aðýr,
baþý boþ.

saat dörtte,
damarlarýnýn mavi urganý
ölü yýlanlar gibi iki yanýndan boynunun
yukarý süzülmüþ olduklarý an
ve allak bullak þakaklarýnda o kanlý heceyi
yineliyorken
-selam
-selam
sen asla o dört su lalesini
kokladýn mý hiç?...

zaman geçti
zaman geçti ve gece akasyanýn çýplak dallarýna düþtü
gece pencere camlarýnýn ardýnda kayýyor
ve soðuk diliyle
geçmiþ günün artýklarýný içine çekiyor.

ben nereden geliyorum?
ben nereden geliyorum?
böyle bulaþmýþým gecenin kokusuna?
mezarýmýn topraðý tazedir hâlâ
o iki genç yeþil elin mezarýný söylüyorum...

ne de sevecendin ey sevgili, ey biricik sevgili!
ne de sevecendin yalan söylerken
ne de sevecendin aynalarýn göz kapaklarýný kapatýrken
ve avizeleri
tel saplarýndan koparýrken
ve acýmasýz karanlýkta beni aþk ovalarýna götürürken
ta ki susuzluk yangýnýnýn uzantýsý olan o þaþkýn
buðu uyku çimenliðine oturdu
ve o karton yýldýzlar
sonsuzun çevresinde dönerlerdi.
sözü neden sesli söylediler?
bakýþý neden görüþmenin evinde konuk ettiler
neden okþayýþý
kýzoðlankýz saçlarýn arýna götürdüler?
bak burada nasýl
sözle konuþanýn
bakýþla okþayanýn
ve okþayýþla ürkmekten dinginleþen caný
saný direklerinde
çarmýha gerilmiþtir.
ve gerçeðin beþ harfi olan
senin beþ parmaðýnýn dalý
onun yanaklarýnda nasýl iz býrakmýþtýr!

suskunluk nedir, nedir, nedir ey biricik sevgili?
suskunluk nedir söylenmemiþ sözlerden baþka
ben susuyorum fakat serçelerin dili
doða þöleninin akan sözcüklerinin yaþam dilidir
serçelerin dili yani; bahar. yaprak. bahar.
serçelerin dili yani; meltem. koku. meltem.
serçelerin dili fabrikada ölüyor.

bu kimdir, bu sonsuzluðun caddesi üstünde
birlik anýna doðru yürüyen
ve her zamanki saatini
matematiðin eksiltmeler ve ayýrmalar mantýðýyla
kuran
bu kimdir bu, horozlarýn ötüþünü
gündüzün yüreðinin baþlangýcý diye bilmeyen
kahvaltý kokusu baþlangýcý diye bilen
kimdir bu, baþýnda aþk tacý taþýyan
ve gelinlik giysileri içinde çürüyen.

demek sonunda güneþ
ayný zamanda
umutsuz kutuplarýnýn ikisine birden ýþýmadý.
sen mavi çini týnlamasýndan boþaldýn.

ve ben öyle doluyum ki sesimin üzerinde namaz
kýlýyorlar...

mutlu cenazeler
üzgün cenazeler
suskun düþünür cenazeler
güleryüzlü, güzel giysili, obur cenazeler
belirli saatlerin duraklarýnda
ve geçici ýþýklarýn kuþkulu zemininde
ve boþunalýðýn çürük meyvalarýný satýn alma
þehvetinde...
ah,
kavþaklarda ne insanlar var olaylarý merak ediyorlar
ve bu, dur düdüklerinin sesi
zamanýn diþlisi altýnda bir adamýn ezilmesi
gerektiði, gerektiði, gerektiði bir anda
ýslak aðaçlarýn yanýndan geçen adam...

ben nereden geliyorum.

"bitti artýk" dedim anneme,
"hep düþünmeden önce olur olanlar
gazeteye baþsaðlýðý ilaný vermeliyiz" dedim

selam sana ey yalnýzlýðýn garipliði,
odayý sana býrakýyorum
kara bulutlar her zaman çünkü
arýnmanýn yeni ayetlerinin peygamberleridir
ve bir mumun tanýklýðýnda
apaydýn bir giz var onu
o sonuncu ve o en uzun yalaz iyi biliyor

inanalým
soðuk mevsimin baþlangýcýna inanalým
düþ bahçelerinin yýkýntýlarýna inanalým
iþsiz devrik oraklara
ve tutsak tanelere.
bak nasýl da kar yaðýyor.

belki de gerçek o iki genç eldi, o iki genç el
durmadan yaðan karýn altýnda gömülmüþ olan
ve bir dahaki yýl, bahar
pencerenin arkasýndaki gökyüzüyle seviþtiðinde
ve teninde fýþkýrdýklarýnda
uçarý yeþil saplý fýskiyeler,
çiçek açacak olan o iki genç el
sevgili, ey biricik sevgili

inanalým soðuk mevsimin baþlangýcýna.

Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.