seni alnýndan öpüp
gökkuþaðý renklerine sarýp
gökyüzüne uðurladýysam rüzgârýmla
nûr’unu üstümden çek mi dedim
beþik kurmuþtum oysa vedâ’nýn kýyýsýna
kelâmýn diþi gözlerinde büyütülen bebek
yollarýn son bezirgâný olacaktým
çöl arþýnlamak arpa boyu zamandý hani!
buðday dudaðýmda sevinç; gitme
mûhacirim en gizli gidiþinin matemi ile
yas tuttukça çoðalýyor musalla ürpermesi
topraðýn üzerindeki mühür bile daðýlýyor
ruhâni melekler iniyor ceplerinde þiirler
mermerimin yazýtý yok; ürküyorlar
kýrmamýþ yumurtalarýný öylece uzuyor gölgem
ýþýk soyunarak þavkýyor karanlýðýna
sen benim aydýnlýðýmdan bu kadar mý korktun!
söndür bütün lambalarý yanmasýn varsýn
seni renklerinin yordamýyla tanýyorum
parmaklarýmý yok sayarak
yollarýn sana çýktýðýný söyleme sakýn
sevgin; kaf daðýnýn ardýnda pýnarlardan akan berrak su
âhû indi, ceylan indi kýyýsýna kana kana içtiler
ben; kendi evreninde sana susuz, sana yandým
ay fýsýldýyor yokluðunu kulaðýma
ayný sofaya o ýrmak çaðýrýyor
gökkuþaðýna tutunmuþ iniyorum yalýn ayak
susuzluðuma renkler karýþýyor
çýrýlçýplak içiyorum haziraný âsude’m