dokunduðun yerler morluk içerisinde... kimse el sürmesin diye mi yaptýn bunu, kýskançlýk mýydý, elbette deðil...
bekliyoruz bekliyoruz kabuk baðlayarak dolmasýný boþluklarýn... geçer diye öðrettiler hep, sevdiðin insanýn dokunduðu yerleri umuyoruz, kimsenin üzerimize basmadan geçmesini ve umuyoruz, ayrýlýðýn hasar býrakmadan teðet geçmesini.
"dudaðýnýzdan çýkan her kelime, yeni bir lisan oldu. ve geçer kelimesinin dilimize çevirisini, bin türlü umutlarla yaptýk biz..."
þöyle ki, sen karþýma geçip ismimi söylersin, sanki ismim yeniden selâ olarak verilir kulaðýma... þimdi biz seninle oturup konuþmaya kalksak, sana, sen veya siz demeye yüzüm var fakat, kalbim yok... þu veya bu sebepten ismini gezdirsem dilimde, adýn dudaklarýma uçuk olarak iner... susuyoruz, bekliyoruz...
baþka kimseye hissedemediðimiz bu duygularý, hissetmeye mi zorluyoruz kendimizi, elbette deðil... zorluyoruz, bekliyoruz, hissetmek için kullanýlan duyu organlarýnýn rafa kalkýp, yeni bir duygu organýnýn geleceði günü...
dünyanýn þeklini, karþýmýzdaki insanýn belini sararak gösterdik hep böyle bir dünya, böyle bir hayat, böyle bir oluþum bu... çaresiz de olabilir, çare "sizde" olabilir...
bekliyoruz bekliyoruz sizinle burun buruna durup... çünkü, bir þeyler yok olduðundan beri, nefes almak zor ve en doðal suni teneffüs, dudaklarýndan çýkan buhar...
bekliyoruz, gözyaþlarýyla oluþmuþ bir denizden kurtulmayý, beklediðimiz eski hayatlarýmýz mý, elbette deðil...
bekliyoruz, birinin çýkýp, " al bu senin kulun, bu senin elçin" demesini... ve böyle bir kadýn yaratýlmasýný...
Onur Budak Sosyal Medyada Paylaşın:
onurbudak Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.