çýkarýr gibi derinlerden
denizin kirini yüzeyini
saldýrmaya hazýrlanýyor dev kepçeler
sardunyalý balkonlarýna
sevimli bahçendeki çocuk boylu
incir aðacýna,lâle tohumlarýna
yontuluyor yüzü Haydarpaþa’nýn
bir yerde diz çökmüþ aðlýyor mazi
gidecekleri yönü þaþýrýyor yolcular
tökezliyorlar tek elde çalan düdükle
tiz sesi afallatýyor Ýstanbul’umu
dik baþlý minareler gibi içim
yere sermiyor minderlerini
tutsak etmeye çalýþýyorlar evlerimi
kanun çýkartýyorlar yok etmeye tarihi
erk sahipleri dikiliyor tepemde
ölü boylarýný sergileyerek
yeni baþtan kurduruyor cümlemi
asla hazýr deðiliz ölmeye
yere sererek,bir deprem sýfatýyla
depremzedeler gibi
aðlýyor emek sinemasý
deðiþim deðiþtirmiyor yönünü
çöl eller vuruyor kapýya kilidi
sanat sürünüyor,yerlerde çiçekleri
kurutulmuþ ve boz vazolarda
yüzünü açamýyor kara peçeli
dört koldan saldýrýyor kepçeler
öre öre tutsaklýk duvarlarýný
ala ala aðzýmýzdaki sesi
sessizliði süpürüyor
dudaðýmdan üfürülen son tohum
saymýyor karý, kýþý
ekiliyor sokaðýn ortasýna
gözleri kapanýrken evleri
Ýstanbul’umun !
25 1 2012
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.