Hekim, sona sakla; sona býrak þimdi bana anlatacaðýn þeyleri
nefesi içimde sanki
içimde bir nefes, ondan göðe yükselir geceleri
unutursa diye acýda bir gün kendini
beklerim,
beklerim yüreðime kendisini.
...
Hekim, elinde bulguru ne yapar þu kadýn
bak hele, bak
suyla oynar gibi elleri
sanki hiç bilmez bu iþten baþka þeyi
Hekim, hekim
Nedir bilir misin bu iþin aslý, hakikati?
Hekim ya þu çocuklar
taþlar altýnda oynayan þu yavrular
yavru yavru kuþlar, çamurlu parmaklar
çimen kokusu alan sinekler
bir eli tandýrda, bir eli bebeðinde analar
ya þu yaþlý kadýn Hekim;
Hekim, ya þu hasýr üzerinde oturan yaþlý kadýnýn
Nedir acep derdi?
Hekim bak kadýnýn yaþlý ve de yaslý gözlerine
derman deðil senin getirdiðin ilaçlar bir kere!
Hekim, ’vayyyy çeker’ daðlarýn taþlarý
düþer mi dersin þu baþý göðe deðecek kayalar
göçlere düþer mi dersin, gurbete siner mi dersin;
ya al canýný da tüm dertlilerin, ya koy mu dersin?
Hekim, Azrail’e mi çalýþýr ellerin?
...
Hekim, sona saklanmýþ acýlar beslerim
sen ne dersin; necisin, nereye gider diye þüpheye düþersin
...;
Sona býrak dediðim þeyleri silip
süpürdün mü yoksa pamuklarla?
Hekim; nefesi içimde sanki
içimde bir nefes, ondan göðe yükselir geceleri
unutursa diye acýda bir gün kendini
beklerim,
beklerim yüreðime kendisini.