ZA
Limoncu Baba
Bu þiirimi ortaokul ve lise yýllarýndan tanýdýðým, Erzurum’da yaz-kýþ demeden limon satarak geçimini saðlamaya çalýþan Mehmet amcanýn anýsýna yazdým!....
-Limoncu Baba- Adý Mehmet idi, Mehmet EKÞÝ…….
Tesadüf bu ya!
Soyadý limonlarýnýn tadý ile özdeþti.
Hayat ismini çalmýþtý da ondan,
sanki yeni bir isim hediye etmiþti…
Kimseye iliþmezdi, kendi halinde birisiydi.
Kusuru kendinde arar, iyiliði baþkalarýndan bilirdi.
Ondaki; Mertliðe muhabbet, namertliðe kin idi,
Limoncu baba ne kaybettiðine üzülür, ne de bulduðuna sevinirdi….
Bir karýsý vardý hayatta,
bir oðlu hayalinde
ve bir de kedisi.
Yuvalarý; küçücük, bakýmsýz amma sýcacýk bir evdi.
Onbeþ yaþýnda ölmüþtü oðlu,
verem demiþlerdi doktorlar,
býyýklarý henüz terlemiþ fidan gibi bir delikanlýydý
ve o; Limoncu babanýn en büyük sevdasýydý…..
Yaþlanmýþtý limoncu baba, yetmiþine dayanmýþtý,
sakalý upuzun bembeyaz ve saçlarý aðarmýþtý,
gözlerinde fer ve kalmamýþtý dizlerinde derman,
geçip gitmiþti gençlik, geri döndürülemezdi zaman….
Yüzündeki kýrýþýklýklar yaþamýnýn nakýþlarýydý,
Limoncu baba uzun boylu, narin yapýlý, biraz da zayýfçaydý.
Yaþanmýþ anýlarýn ve çekilen çilelerin izleri vardý benliðinde,
hiç bir þeyden tat almaz olmuþtu, ömrünün bu son deminde….
Her akþam limonlarýný okþarcasýna siler parlatýrdý
ve özenle sandýklara atardý,
sonra tekerlekli arabasýna yükler,
erkenden uyanabilmek ümidiyle yatardý…
Sabahlarý güneþ doðarken kalkar bir bardak süt içerdi,
tekerlekli arabasýný önüne katar yavaþ yavaþ iterdi,
aheste aheste yürürken pazara doðru,
biricik karýcýðý, can yoldaþýný süzerdi…
Pazaryerine gelir,
her zamanki yerinde tezgahýný açardý,
arkadaþlarýyla safa-hoþ eder bir cigara yakardý,
sonra yavaþ yavaþ doðrulup,
‘ya nasip’ deyip müþterilerine bakardý…
Yýllar var ki geçimini ayný iþten saðlardý,
’limonlarým var!.. Sulu sulu..!’ diye nara atardý,
sabahtan akþama kadar çýrpýnýp,
ancak üç-beþ limon satardý….
Yaz-kýþ, yaðmur-çamur demeden çalýþýrdý…
Kolay mý?
Yaz sýcaklarýnda güneþ altýnda kavrulmak
ve bahar yaðmurlarýnda iliklerine kadar ýslanmak vardý.
Kýþlar, ah Erzurum’un bitmek bilmeyen o çetin kýþlarý!
Adeta gökyüzünden çile yaðardý….
Kimi zaman çalýþmaktan bitap düþer, akþamlara sabýrsýzlanýrdý….
Çünkü akþamlar;
eve dönüþ demek, yorgunluklara veda zamanýydý,
sýcacýk yuvayý teneffüs edebilmek
ve can yoldaþýnýn tebessüm anýydý
ve bu; Limoncu babanýn nefes alabilme imkanýydý…
Bir akþamüstü Limoncu baba ürkek adýmlarla evine vardý,
bahçede karþýladý onu biricik karýsý.
El-ele, gönül-gönüle yuvalarýna yöneldiler,
o gün yüreðinde tarifsiz bir hüzün vardý….
Her þeye bir baþka gözle bakýyor,
her þeyi bir baþka görüyordu sanki….
Ýstemiyordu;
Ne hayat arkadaþýnýn elini býrakmak,
ne de ondan baþka bir þeye bakmak…
Önce biraz soluklanýp, yemeklerini yediler,
çaylarýný yudumlarken mazide gezindiler;
Gençlikleri, tanýþmalarý, düðünleri,
biricik oðullarýnýn doðumu ve ilk heceleri…
Vakit hayli ilerlemiþti..
Usulca kalkýp, yataklarýna uzandýlar,
sarýldýlar birbirlerine hiç ayrýlmamacasýna,
gönülleri-bedenleri birbirine kenetlenmiþti sanki,
anlaþýlan bir baþkalýk vardý O akþamda da...
MEÐER; LÝMONCU BABA,
VEDA EDERMÝÞ O GECE KISACIK HAYATA!!!..
Gün aðarmýþtý artýk,
bütün sevenleri yaslýydý,
aðaçlar, gökyüzü ve kuþlar da yaslýydýlar…
Çekip gitmiþti güneþ, semada mahzundu bulutlar!..
Tekerlekli arabasý ve limonlarý orta yerde onu bekler gibiydi,
pazaryeri bomboþ, evi ýssýz ve yürekler virane idi….
Caminin bahçesinde toplanmýþtý bütün dostlar.
Bu;
Limoncu babaya veda,
anýlara gezinti
ve onu unutmamaya yemindi……
Oldu mu be Limoncu Baba!..
Sen öyle ansýzýn çekip gidecek adam mýydýn!?
Nasýl gönlün elverdi de
sevenlerini mahzun býraktýn?!!!………
-Zafer Yanýk-
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.