gündüzdü
yýldýzlar devinmiyordu karanlýk gecede
akýp gidiyordu sular duraksamadan
evren büyüklüðünde bir ele dönüþüyordu kadýn
döne döne çevresinde
solucanlar kuruyordu güneþte
ýþýldýyordu kazmasýnda yazmasý, teri
birleþip birleþip alevler daðýlýyordu yüreðinde
bir avuç kýzgýn su oldu döküldü yere
kaldýrdý baþýný, tepesinde insanlar tanrý
solucan izi aradý toprakta baþýný sokuverecek
utandý, utanmaz insanlar adýna
kýrk düðüm sesini dizdi boðazýna
kýrk düðümsüz gül çýkardý
aðladý gül
baktý burasý Ýstanbul deðil
baþka seviþmeleri insanlarýn
sevgilinin boynunda yapay karanfil
ve boylarý elektrik direðinden kýsa
aslýnda seviþmek her yerde bir
uzakta sevgiden yüz binlerce yýl
baktý burasý ne Paris nede New York
buralarda kadýn bir avuç çul
buruþturulur atýlýr
suyunu biriktirdi kadýn
gözyaþý yataðýndan aþaðýlara
en ucuna ellerinin
bir sel saldý
sarý ovaya
ova þaþtý
acýlarýný irkti kadýn
sevgi donunu giyindi
çýktý döl yataðýndan
uzattý ayaklarýný upuzun suya
çalýþtý, arýttý suyu
baktý taþlar su beyazý
tutar akarsu da pislik tutar
hey su! gözlerini iyi aç da gör beni dedi
kimmiþ tanrý kimmiþ kul
iþte adýmla soylarýmý yüceltiyorum
ermiþ el mertebesine
çýktý el yataðýndan kadýn
sevgi donunu giyindi
görmek istedi bütün insanlarý çýplak
nasýl büyürse bir tohum
gerçek diye haykýrdý bir ses
o, masala sarýldý
çekti dünya ipini iðnesine
kan çanaðý güneþin batýrdý kýçýna
sevgi var dedi yüz bininci kez
2 11 1993