(Kaç ölü býraktým, kaç ben yitirdim biliyor musun? Aþký öðren diye bana sitem ederken, sende olan aþký da ben aldým, sen benden bihaberken.)
Bir yaprak daha dünyaya ‘Merhaba’ derken
sonbahar gülüþlerinde sarý çiçekler topluyorum senin için
vakit þimdi ikindi
bir masal vakti
yaðmur ellerime yaðýyor
ellerim sensiz
ellerim hep böyle kirli
yemyeþil çamlara sarýlýyor kollarým adým adým
karýncalarýn bereketli duasýna ortak oluyor mýsralarým
kilitli bir kapý önümde
yüzünün hayali yol ayrýmý
takýlmamýþ bir muska kadar basit
ayrýlýk denen bahtsýz lahit
Kan damlýyor pencere önüne misafir serçenin gözlerinden
Göklere uzanan bir sevgide donuyor tüm umutlar
eteðin sürünüyor gözlerimce
petek petek ümit var lehçende
susamaktan olmuþken bizar
hatimler indiriyorum yaþlarým ile
hasret yakarken beni hâr hâr
divanýnda Mikail saçlarýmý tarýyor yýldýrýmlarýnda
anlamsýzca raks ediyor bülbüller gönlümün tahtýnda
þakk edip hicran kabýnda adýný
canýma kast ediyor kemancý
tatsýz kalýyor sensiz her gün
bam teline rikkat ile dokunup
kahverengi kucaðýný umuyorum
yeþil olan her þeye küsüp
gül gül dökülürken sözlerin sesimden
inciler yitiriyorum vuslatýna ait ömürden
yaðmur yitirip ritmini
bir çingene gül sarýyor aþkýma
kýrmýzý bir gidiþ, kýrmýzý bir hicran buluyorum
avutmak zor oluyor sensizliði
kangren olmuþ bir umudu sarýp yarýnlara
takvimlerden düþüyorum yalnýzlýðý
serseri bir bakýþ kalýyor Ýstanbul’un gözlerinde her gece
kibritten yuvalar kuruyorum masamýn önünde
bu kadar hasrete
bu kadar özleme
bu kadar siteme
belki bir gün sen de ‘gel’ dersin diye
hiç olmayacaðýný bilse dahi yüreðim
ikindi yaðmurlarýnda ýslanýp
sýrýlsýklam seni bekliyorum
þiirce...