dalgýn geçer insanlar
uyanýk aþklarýn arka sokaðýndan
lambalar kýsýk bir ses gibi içine kapanýk
gölgelerin müebbetinde
ne ten bilir bunu ne de sen
bilmezsin kaçamak þehirlerin bu vakitte
yasak iliþkili öyküler doðurduðunu
can çekmesine varýrken içindeki kýrýlma
iliklenmeyen sýzýlar bulur gömleðinde insan
yaþamak nasýl da esintili
nasýl da saçýna kýr düþmüþ bir aðaca benzer
bir yanýn geçmiþin koynunda cariye
aþkýn kollarýnda esir
titremek iki dudak arasýnda
nefesin sýcaklýðýna dokunmaktýr
geçer insanlar dalgýn
utangaç mahallerin can damarýndan
dükkanlar afiþlerle donanmýþ
yüzlerde çift þeritli bir yaþam sýkýntýsý
kimse ders çýkarmaz aynalardan
saat aþka vurur
zaman kendine
söylenir üç beþ ozanýn acem türküsü
saz koþar kaçak atlarýn öldüðü yere
bozkýr saçlarýnda kalýr insanýn
hayale kapýldýðý deltalarda
akýl kendini öldürür ve yaratýr kendini
kaç milyon defa
ama aþk eþkýya baskýný
zemherinin ortalýðýndaki utanmaz
pusulardan doðrulan gül!
insanlar dalgýn geçer
hareketsiz hayatlarýn kalabalýðýndan
renksizliðinden ulu ortanýn
kör sabahýndan saðýr akþamýndan
ve en dilsiz serenadýndan þafaðýn
yaþamanýn ustalýðýndan
unuttuklarý þeyle birlikte
sevgilim her þey bu kadar iþte
aþk yamalar bizi…