kuþlarýn saðanaklarýný severkenNevzat KONÞER
günün týlsýmlý ezberi geçerdi köprülerden
her su uðultusundan bir hikâye
her hikâyeden bir yaþam tortusu çýkar derdi annem
dörde beþe bölünmüþ söylencelerle
matematiðin yarattýðý saflýða dokunarak
aþkýn ve ayrýlýðýn denklemine tutunurdu insan
saatler freni patlamýþçasýna küfürlüydü
ve aðzýmda imlâsýz bir boþluktu zaman
asfaltlarýn izini silerken fütursuz kaldýrýmlar
kaldýrýlamayan bir kuraldý aþk
kuralsýzca çiðnenen öylesine eski
ve bize eksik anlatýlan
nereye dönsem aklýmda o yönsüz gürültü
sanýrým þehir bizi arkadan vuracak
akþam sirenleri, gri duman, insan seli
arasýnda bir ‘of’ kadar boþluk
doldurulamayan þeylerin yarasýnda
piþmanlýðýn dudak izi
keþmekeþ tadýyorum seni gönlüm aðýr
dilim yeni çýktý kavgalardan baðýþla
ruh oyununda iki sihirli taþ isek seninle
ya da çizgileri silik birer yazgý…
kýrýk bir zebercet fýsýltýsýdýr kulaðýmýza
göðün otaðýndan düþen
muþtusu bir ölüm kadar solgun
sorarsýn belki de bir boþluðun odaðýnda
yalnýzlýðý neden çok sevdiðimi
-insan en yakýnlarýný sever sevgilim-
ben bir balerinin saçlarýnda tutundum hayata
onlarý hiç kesme olur mu?