gözlerin, üþengeç bir martý sessizliðinde bu akþam
dakikalarýn geçmek bilmediði bir hüznün içinde
gözlerin, derin sabahlarýn eþiðinde kalmýþ küçük bir kýz gibi
ne zaman dinlesem,
büyüyor!
ne zaman bir ninni söylesem,
gece oluyor..
dokunamadýðým bir kahverengi gibi duruyorsun karþýmda
varlýðýn,tartýþýlan kýyametlerin son günü gibi,
ömürlük öldürüyor!
yaþamadan görmem
hangi coðrafyadan gelir kokun,
bilemem
sekizinci bir renge,
sensiz tahammül edemem.
tüm kalabalýklardaysa gözlerin,
ve kahverengi deðilse eðer,
hýrpalanýr tüm sözlerim
yeminsiz bir söz veremem..
kitaba el basmýþ gibi bekliyorsun karþýmda
bir dakika deðil,beþ dakika deðil..
kalsaydým yanýnda
ya da söyleseydi gözlerin,
tek bir kelime -kal..
o vakit o yaþlar akmazdý kristal!
tüm yaralarým bir sonbahar beklemekte
adýn eylül gibi bakýyorsa bana hala,
ve dökmüyorsa kirpiklerin ýslak yýldýzlarý
hak etmedim gözlerinden akan inançsýz yaðmurlarý..
gözlerin, tüm adamlardan geçmiþ yine bu akþam
bakýþlarýnýn gýcýrtýsý,utandýracak yine martýlarý
çocuklar þimdiden açmýþ seferi olmayan kapýlarý
ve kar yaðmýþ iklimine,
dar sokaklardan..
unutacaðýz ikimizi de yoran þiir kýrýntýlarýný..
ve sormayacak tenin,
alnýmdan geçen likit kristal geceleri!