gittin
Ýstanbul bile çýkacak sensiz
ateþine hangi güzellikten doðacaðým
ikliminden özlem serp
selasý verilsin hüzünlerin
gittin
düþler yaþlý çehresini düþürüyor içime
sabrýn med cezirlerinde sizi güneþe iþledim
yükünüz toprakla sesleþiyor
suskunluðuma ýþýldayan býçak gibi duruyor gürültünüz
sýyrýlýn kýnýnýzdan
gözlerimin keskin ayazýnda taneleriniz
rüzgar çýðlýðý titremedir
siz yosun bulaþýðý çocuklar
ruhumu diþleyen gecenin teninden kalkýyorum sabaha
koynumda çýrpýnan yaðmurlar
uðul uðul yangýnýmda.
mutluluðu gize dönüþtüren gözyaþý
her saati doldururum zamaný kaygýlandýrarak
kuþ kanadýnda arzularým
kekeme sözcüklerim büyür
çöz alnýma davet olan yazgýlardan
görebildiðince sýzýmý.
alabildiðince denizim sýðdýrýlamaz resimlere
ki,
nemli gülüþlerimde sahiller var
sessizliðin sarýsý öpüþürken kentimde
gri esintilerde günü sensiz kucaklýyorum
beyaz ve siyaha düðüm atýp
serpiliyorum sulara
uzakla yoðruluyorum
doyumsuz hýþýrtýlarla
pencereme vuran taze aydýnlýk
yalnýzlýðý sevseydi
aklýmýn kenarýndaki sana kýyamet olurdum
ýssýzca koyuldun yollara
çýplaðý kaldý þehrin.
tadý tuzu damaðýmda yaþantýya
yeniden
yeniden uyandým.
dün hep ayný renkte paslandý
kaç bahar daha büyüdüm
astýlar uçurum masallarýmý deli bir poyraza
utancýný kaybetti içimden çýkanlar
ve yeni bir sabaha gölgeniz
yüzümü dondurdu
teriniz karýþtý tenime
siz inatla hep böyle bana vardýnýz
tutuk ayaklarýnýza cehennem takýyorum oysa
kývrýlýp kývrýlýp uzuyorsunuz dilimde türkülere
öpmeyin diyorum dudaklarýmdan
dudaklarým ki haykýrmalar içindir