o bilmez denizi, bende canýmýn içi
dereleri iyi biliriz ama mütevazýdýrlar
kadir kýymet bilene her nimetten sunarlar…
kýzdýðý zamanlar da olur insanlara
köpürüp çamura boyandýðý anlarda
bir güvercin kadar uysaldýrlar ayný zamanda…
biz gemileri de bilmeyiz canýmýn içi
martýlara simit ikramýnda bulunmadýk hiç
güvertesinde gezinmedik mesela
iyot kokusuyla mest olup çay bile içmedik, anla…
ama pýnarlarý çok iyi biliriz
her gözeden ayrý bir masal dinlersin
her yudumunda ayrý sevda yaþarsýn
yazýn sarý sýcaklarýnda onda nefes alýrsýn…
biz þehirli deðiliz canýmýn içi
öz be öz köylüyüz
bakýr sahanlardýr tabaklarýmýz
çatal yoktur, þimþir aðacýndandýr kaþýklarýmýz
yer sofrasýnda yeriz yemeðimizi
yalnýz ekmeðimiz için incedir boynumuz kýldan
yalnýz onun için diz çökeriz, þüphe geçmez akýldan…
pazenden elbisemizdir þýk olarak bildiðimiz
bir de içi dýþý temiz olmayý isteriz
anamdan öðrendik adab-ý muaþereti
þu gazellerin içinde açan çiçek gibi
þimdi söyle bana canýmýn içi
ben gazelim sen çiçek mi..?
Hatice AK
14.04.2010
"gazel"
(II) a. hlk. Sonbaharda kuruyup dökülen aðaç yapraðý: “Coþkun sular gibi akýp durulma / Kuru gazel gibi esip savrulma” -Karacaoðlan.
anlamýndaki gazeldir..:-)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.