ve ne geç fark ettim üþüdüðümü
ne düþündüðümü;
iklimleri sýksam avuçlarýmla. eskirdi
eskizleri daðýlýrdý ömrün.
ki akþam güneþi dokunmadan saçlarýma
uyanmazdý puslu tenim
iki vakit arasý yaþamaksa gün.
gelirdin. güvercinler pencereye konmadan
taze ekmek kokusu ellerinle
bir o kadar emekçi bir o kadar da þefkattin
güneþle seviþirdim de
dudaðýma düþen tattý merhaban güne.
sere terinle karýþan her sýcak gün
mesai arasý öpüþmeler býrakýrdý rüzgâra
ve uyanýrken hiç görmemiþtim kendimi. gülerken.
uzanalý sevda yataðýna sessiz tenim.
öylesi bir toz bulutuydu yýllar
gördü kimisini düþlerin
kimisi uçtu gitti hiç bilemedim.
incindi irkildi su damlasý ruh
birikmeden güz denizinde
tuz gölü gözlerimle
kendi sularýnda yüzdü gönlüm.
hüznü anlatsa dizeler kendini ayýrarak
içi gökkuþaðý dýþý siyah bozmasý
yeterdi kirpiklerimi silmek için iki fýrça darbesi
aynalara fýsýldardý sýrrýný kaçamak gözler. i mgelerim
her uzak kalýþta ayaza keser ya dizler
ne çoksun ki nar misali
sende olduðum kadar büyüdüm. sevgilim.
geçmiþin kuzeyinden güneye dokundu söz
ömrü sen diye sevdi þiir,
beþinci mevsimdeyim…