Güz yağmurlarıyla gönül bahçem göverip,
Bulutlardan sevgi emer tepelerle zirveleşerek.
Yıldırımlar aşkı çılgınca kuşanıp,
Göğü ateşler ve sonsuzluğa kıvılcım çakar.
Dalgalı havalar menekşenin yaprağını öperek,
Güz yelinin kınalı ellerine dolanır.
Serin sürgünlerin aşk bahtiyarlığında,
Sevgiyle perde perde çemberlenirim.
Gönül mürekkebim menekşe renginde,
Cennetten çizgiler taşır düşlerim.
İnzivaya yönlenmiş hoşluklar güçlü çekimlerde,
Ağırbaşlı bir sadelikte gülümser.
Gezinirken rüzgar dalların gizlerinde,
Mor menekşe ve onun ışığı hayat serper.
Bulutlar süzülürken kahverengi gözlerimde,
Sonsuzcasına aşk raksederek titrer.
Bahar esintileri taşıyan gökkuşağı yürekler,
Yasemin çiçeklerine şebnem tanecikleri dizer.
Gönül benliğimden süzülen saadetler,
Itır ve amber kokusunda ter ü tazeler.
Canlı ve heyecanlı aşk depremi,
Alacalı gecede dolunayla rakseder hayalli.
Endamı geceyi düren hayalin sanemi,
Yaseminlere şal atar şuh hevenkli.
Nar-ı aşk; aşkın ötesini belirler, diri ve hevesli.
Dingin mavilikte yürek demlenir,
Ve güzelden özele gidilir…
Gözlerimden bir gökyüzü genişliği açılır,
Parıltıları keyifli kıpırdanışları can havli.
Dalgalar bulutlara gökyüzünde kapılanır,
Fırtınakuşu kıvraklığını ağırlar gülyabani.
Dolunaylığı terk ederken ay,
Söyleme de taç takar söyleyenede.
Bir mahmur nazeninlik ay ay ay,
Ayırt etmez güzelliği özünde ve güzelinde.
Görünmez kolyelerin kalbe denk gelen yerinde
Mutluluğun düşer gölgesi geceye dolay dolay…
Sait Edip Akdağ/S. Edip Yörükoğlu