Dokunsan Ýstanbul’a titrer mavi dalgalý baþaklar
eski zaman þarkýlarý geçer aðýr aksak Göksu’da
matemine bakmadan ay soyununca gecenin kucaðýna
göðsüne sakladýðý yakamozla içer yaðmuru þehir
gözlerini surlara saklayalý paslý özleyiþ
hiç susmadý söz zindanlarýnda nara.
ýslak merdiven týrabzanlarýna tutuna tutuna yürüdü
yorgun dizli aþk fukarasý zaman!
sahil entarili kadýnlar nazla salýnýrken iskelede
viþne lekesi aþklarý yýkadýlar eteklerinden
güneþ tutuklandý tenlerinde
bir o kadar yanýk
bir o kadar ateþli
rengini onlar verdiler gün batýmýna
yüksünmeden vefasýzlýklara…
rýhsýz basamaklarda yürümekti unutulmuþ dünler
ayaklarýna karasular inen yýllar!
ne vakit sokak baþlarýný tutsa hazan
ellerine rüzgâr, saçlarýna huzmeler takar
sarýdan saralý bir iz, sözden nazar kalýrdý alnýnda
merhabalý dudaklarýna sabah dokunursa usulca
yaslý ak göðüslerinde bulutlanýrdý gökyüzü.
deliþmen ve saðýrdý saatler ne vakit yüreðindekileri yoklasa
ýssýz bir kuyu kazardý rüyalarýna…
sýzý acýnýn adýyken dizelerin kavþaðýnda
hiç bitmeyen yollar çizerdi haritasýna
kekeme ve sarhoþ olurdu yazýlmayanlar
ne vakit buruþturulup atýlsa bir kaðýt
yerine beyaz yeni sayfalar açýlýrdý!
ne kadar yýkansa da ruhtaki aþk, çýkmayan lekedir viþne lekesi
belki de eski bir nara…