Bir devr-i karanlýk ki, ismiyle cahiliye
Sanki gözler kapalý, baþ göstermiþ nevmiye
Maddiyat gâye olmuþ, büyük düþkünlük sâmân
Zengine âlim denmiþ, sýralanmýþ methiye
Kýzlar diri gömülmüþ, sormamýþ kimse ‘niye?’…
Öyle zamandan kalma ehli þirk, zanî adîm
Tam adýyla müsemma, küffara ‘Vahþi’ hâdim
Hamza’yý þehid etti, kendi eliyle aman!
Çok geçmeden deðiþti bu günler oldu kadîm
Gül’ün çaðrýsý geldi, o artýk kalben nadim…
Kâinatýn Sultaný, Nur Muhammed-ül Emin
Ýslam’a davet etti, istedi Hakk’a yemin
Vahþî dedi: ‘Ey Resûl! Çok zalimdim bir zaman
O kadar kötülüðe ben hazýrladým zemin
Hiç affeder mi dersin Rabb’i bütün alemin?...’
Mektubunda cevaben: ‘ tek ilahýmýz Allah,
Hem çok merhametlidir, hem baðýþlayan billâh
Yürekten istiðfar et, kabul eyler O Rahmân
Mü’minlerden olursun katýnda bi-iznillah
Haydi gel aramýza, ömre baþla bismillah!...’
Biat edip kavuþtu doðduðu günkü öze,
Ýçindeki mutluluk sýðmaz ki hiçbir söze
Resûl elini tuttu, baþladý sanki ferman:
‘Þefkatim azalmasýn gelirsek ki göz göze
Amcamý hatýrlarým, ciðerim döner köze…’
Vahþî baþýný eðdi, durum oldukça müþkül
Habibullah istedi, tek çaresi tevekkül
Artýk hiç kalmasa da dizlerinde güç-derman
Peþinden ayrýlmadý affeder mi diye Gül
Hep yanýndaydý ama, hasretiyle oldu kül…
Aþkla beklemekteydi, bitecekti bu hüzün
Bir gün bir haber geldi; ‘gözden yaþlarý süzün,
Gül Rabb’ine yürüdü, ahvalimiz pek yaman!…’
Vahþî kendinden geçti, secdeye koydu yüzün
O’nun için baþladý, en azablýsý güzün…
/ Ey sevdiðim bir gün bana, Yâr demedin Yâr demedin
Gece gündüz tenhalarda aðlayaným var demedin…/