Revnak
rüya bu ya...
Revnak

rüya bu ya...


rüya bu ya...

Çölün ortasında bir vaha…

nazarımda ‘Yâr’
ardında keskin yar

bir ses; -gel!

Yâr sen misin beni çağıran
o en sînesuz halinle
bakmadan melâlime,

yoksa;

yar mı dipsiz karanlığına
çekmek isteyen celaliyle,
acımadan cemalime.

bunalıyorum…

(birden sahne değişiyor
çöl, oluyor göl… )
Gölün ortasında bir ada…

kıyısı ‘zülâl’
ardında canavar,
rengi al

bir yankı; -gel!

‘Ey gizemli zülâl!
niyetin iyi, bilirim
seninle temizlenirim
lâkin;

derinlerinde pusuda
bekleyen canavar
tüm haşmetiyle var…’

Derken o berrak sudan
fışkırır kızılca lâv…

korkuyorum…



ve…

(o hengâmede,
göl, oluyor gök…)


Göğün en mavisinde bir sadâ…

‘gel! ama sakın korkma!
zaten hep yakınındaydım ya…’


bir el uzanıyor bilinmezden
alıyor beni yanına
hilâli fener yapıp
süzülüyoruz uçsuz semada…

mekânsızlaşıyorum…





Revnak








Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.