-Hangi Eylül’ ün on dördü gibi kaldýysa yüzün
mýh acýmasý hatýralar yorgunlaþýr dimaðýmda…-
düþler/ Zümrüt-ü Anka kanatlarýmýzda elmas
eski bir zamanýn koynundan çalýnan
Züleyha’nýn Yusuf’ a gem vurduðu yerden
ve Mecnûn yürekli adamlarýn yürüdüðü bir vakitte
izlerini meçhulde býrakmýþ Leyla’larýn peþinden..
sözler/ katibi olur ancak sönmüþ gözlerin
þiirler bile kifâyetsizken bir acýnýn anlatýmýnda
gülnihal/ hercai alevlerin ferindesin sevgili
bir uzak Asya bozkýrýnda serapsýn bir þekilde
çöl tilkilerinin bile rýzkýný aradýðý kumullarda
hayaller mi güzeldi yoksa seraplar mý
mantýðýma kezzap damlattýkça kaymaklý sesin
hangi ayrýlýða kucak açabilirdi kararsýzlýðým
tavanda yavan bir bembeyaz oynaþýrken
balýklarýn bile unutmasýna ramak kala zaman
hafýzama seni fýsýldýyordu yudum yudum
közler/ mangal gibi yüreklerden arda kalýr da
gönüllere kaç aþk sýðar artýk zemzem tadýnda
Eylül’üm/ yaþýmýn yirmi dokuzunda garipsem
fakirsem Hürrem gözlerinin sultaniyet’ine raðmen
mýsralarým neylesin/ hüzün bulaþýðýdýr Kanuni ellerim
terk edilemez bir Elhamra’yken içimde sevda/n!
Nevzat KONÞER
Eylül 09