Söylenmemiþ sözler olurdu bazen
edilmemiþ küfür kýrpýntýlarý
inadýna ruhsuzluða tapýnýrdý bir deli gönül
oysa kaç vakit süpürürdü inancýn doruðunu
kimseler bilmez ve habersiz olurdu ruh ölümleri
aþkýn ve korkunun tünelinden geçerken
ellerime çýðlýk çaputlarý baðlayan ben
tuz doðuran omuzlarýnda ölmek istedim
býçak bile ant içmiþken tenimi kanatmamaya
sararan kucak dolusu çiçeklerime kuþlar dadandý
kýrýp geçirdiler misk daðýtan ellerimi
uyurdu su/ uyurdu gözlerinde esrik zaman
bir kuþluk senfonisiyken yüzündeki milat
içimde hangi yaraya söz etsem
çýban aðzýna oturmuþ mermiler dil uzatýr
sesimin titreyen yalnýzlýðýna...
saðanaðýmdýr dudaðýnda birikmiþ sözcükler
tutanaðýmdýr kimsesizliðime biçilmiþ bugünüm
yarýným yeþil bir çekirge çýrpýnýþý
ve acýnýn öteki adýnda sefil kalmýþ
örgütlü yaþantýlarým
...
söz bazen esaret
bazen içi boþ bir umut
ve herkesin farklý anlamlar yüklediði
en eski anlatýdýr aþk
yaþadýðýmýza piþmanýzdýr lâkin
söylediðimizle kalýrýz bazen
göðsümüzde ölürken sevgili...
hatýralar ne kadar da beceriksiz
ve ne kadar da eseflidir unutmak adýna
‘sen dili’yle söylenirken içimdeki ‘ben dili’
izlerini siliyoruz yavaþ ve acýmasýz
aramýzdaki aþk dillerinin…
yazýk ki birlikte yaptýðýmýz en son þeydir bu
ve en acý hatýra yaþanmýþtýr artýk…
Nevzat KONÞER
Temmuz 09