Her gece birileri asılır karanlığın saçlarına
Ve gün başka iklimlere bir dağın ardında büyür
Vakit tam sevgi sularındaİlk kez bir gül bırakıyorum kapına,
Neden onun da konuşunca hep dudakları üşür?
Ellerin yitik bir Gulamın kuludur
Binlerce çeriyi salar gönlümün Haliçine
Tebessümler dudaktan çıkmadan vurulur
Gözlerin ak düşürür kabulsüz sevgilerin perçemine
Kovulmuşuz ki-bizi Güneşe bırakırlar
Cennette bulunmuşken yasak meyvenin izi
Suları tüketen tanıdık balıklar
Sularda Kerbela’yla buluşturur bizi
Bir tek rüyalara düşmezdi vedanın gölgesi
Bak artık sevda bir yangın yerinde ağlar
Şimdi bir hür bestedir ağlayan gül sesi
Bir tül aldatması oldu alıngan rüyalar
Birgün gözlerimizdeki sırrı toprak çözecek
Belki sen yine “Mehlika Sultan”olursun
Beni soğuk selamların cemresi korkutur
Sen başka evlerde aşina bir gül olursun
Yine eski bir hatıra uyarırken sessiz kanımı
Arka sokaklarda bir başkadır bu şehir
Ya kar taneleri üşütür Güneşte bir yanımı
Ya da ellerin bütün sıcaklığını Ağyara verir
Bu kaçıncı nazar değmesi turnalarla bahara?
Neron yalnızlığında zincire vurulan ümitleri
Mayınlı saatleri getiren akşamları unutmayacağım
Ezanları hatırlayacağım gülüm,gülüm seni…?
Gecikmiş tövbeler bırakıyorum ayazına ANKARA
Her gece birileri asılır karanlığın saçlarına
Ve gün başka iklimlere bir dağın ardında büyür
Vakit tam sevgi sularındaİlk kez bir gül bırakıyorum kapına,
Neden onun da konuşunca hep dudakları üşür?
Abdulkadir KORKMAZ