ne zaman bilemediðim bir hüzne kapýlsam
gökyüzü daralýr, sonsuzluk yok olur
üzüntünün içinde baþlar kaçýp gitmeler
burnumda çürümüþ yaprak kokusu
her þey güzelliðini yitirir
bana ait olmayan solgun yüzü aynada görürüm...
yürürüm ýssýzlýða sürülen günlere
kendimden daha büyük yalnýzlýða
yürürüm ardý arkasý kesilmeyen sýzýya
bu ses , bu inilti benim mi
lügatimde söze dair incelik
hademesi olduðum þiirler de derdimi halletmez
bir taþkýnlýk alýr gölgemin mahallini
dilimde kekremsi tat, uçup gitmiþ doðan güneþ
tut, tutabilirsen rüzgârýn þiddetini
yaðmur hýzlanýr topuklarýmda
düþüncede sis, aklým toz duman
günlerden çarþamba
hani bendim her gün mutlu þarkýlar söyleyen
hepsi de yalan
üzerimde hafta yorgunluðu
kasým heyecanýdýr yerinde duramayan
çiçek saksýlarý arkasýnda
ne zaman gönül kýrýklýðý bulsam
sýðýnacak liman diye
göðü t’arar gözlerim
“bu kervan nereye gidiyor?” diye sorarak
kapýsýndan içeri girer, kuþlarýn kalabalýðýna karýþarak
içimde bildiðim hüznü ardýmda býrakýrým.
Ümmühan YILDIZ