“Evlâdým!
Yaptýðýn iyilik veya kötülük
hardal tanesi aðýrlýðýnda bile olsa,
bir kayanýn içinde saklý da olsa,
göklerin veya yerin herhangi bir noktasýnda bile bulunsa,
Allah onu çýkarýp âhirette karþýna getirir.
Çünkü Allah her þeyi bütün incelikleriyle bilir,
her þeyden hakkiyle haberdardýr.” (5)
Ey insanlar!
Allah’ýn size olan nimetini hatýrlayýn
ve onlar üzerinde düþünün.
Allah’ýn dýþýnda,
sizi gökten ve yerden rýzýklandýracak
baþka bir yaratýcý var mýdýr?
O’ndan baþka ilâh yoktur.
Öyleyse nasýl oluyor da
Allah’tan yüz çevirip
yanlýþ yollara düþüyorsunuz (14)
Onlara yalvarsanýz duânýzý iþitmezler.
Ýþitseler bile size cevap veremezler.
Kýyâmet gününde de,
sizin onlarý
Allah’a ortak koþmuþ olmanýzý reddedeceklerdir.
Hiç kimse bu gerçekleri sana,
her þeyden hakkiyle haberdâr olan
Allah gibi haber veremez. (15)
Ey insanlar!
Hepiniz gerçekten Allah’a muhtaçsýnýz.
Allah ise,
sýnýrsýz servet sahibi olup
hiçbir þeye muhtaç deðildir;
her türlü övgüye lâyýk olan da O’dur. (16)
Þüphe yok ki ölüleri diriltecek olan biziz.
Ýnsanlarýn yapýp önceden gönderdikleri amelleri de,
geride býraktýklarý eserlerini de biz yazýyoruz.
Esâsen biz, olmuþ olacak her þeyi
apaçýk bir kitapta
tek tek sayýp kaydetmiþ bulunuyoruz. (17)
O’nun varlýðýnýn delillerinden biri de,
rüzgârlarý müjdeciler olarak göndermesidir.
Böylece size rahmetini tattýrýr,
gemiler O’nun koyduðu ilâhî kanunlara göre
akýp gider
ve bu vesileyle
siz de O’nun lutfundan rýzkýnýzý ararsýnýz.
Umulur ki, bütün bu nimetlere þükredersiniz. (1)
Allah odur ki,
rüzgârlarý gönderir;
o rüzgârlar da bulutlarý kaldýrýr.
Sonra Allah
o bulutlarý gökte dilediði gibi yayar
ve parça parça daðýtýr.
Derken bulutlarýn arasýndan
yaðmurun boþaldýðýný görürsün.
Allah,
o yaðmuru dilediði kullarýna ulaþtýrýnca,
onlar hemen sevinir, yüzleri gülüverir. (2)
Allah gökleri,
gördüðünüz herhangi bir direk olmaksýzýn yarattý,
sizi sarsmasýn diye yeryüzüne
haþmetli sabit daðlar yerleþtirdi
ve orada her çeþit canlýyý yaydý.
Biz, gökten su indirdik de orada
renk, koku, tat bakýmýndan
türlü türlü o güzel bitkilerden
çift çift yetiþtirdik. (3)
Ýþte bunlar,
Allah’ýn yarattýklarýdýr.
Peki, gösterin bana,
O’nun dýþýndakiler ne yaratmýþ?
Hayýr, gösteremezsiniz;
fakat o zâlimler apaçýk bir sapýklýk içindeler. (4)
Onlara:
“Gökleri ve yeri yaratan kimdir?” diye soracak olsan,
mutlaka “Allah’týr!” diye cevap verirler.
Onlara de ki:
“Demek her türlü övgüye lâyýk olan da yalnýzca Allah’týr.
Öyleyse, nasýl oluyor da
O’ndan baþkasýna tapýyorsunuz?”
Ne var ki onlarýn çoðu,
bu itiraflarýnýn tabiî sonucunun
Allah’ýn gönderdiði dine uymak olduðunu bilmiyorlar.(6)
Göklerde ve yerde olan her þey Allah’ýndýr.
Þüphesiz Allah,
hiçbir þeye muhtaç deðildir,
her türlü hamde, övgüye lâyýk olan da
sadece O’dur. (7)
Eðer yeryüzündeki bütün aðaçlar kalem,
denizler de mürekkep olsa,
arkasýndan buna yedi deniz daha eklense,
imkâný yok,
Allah’ýn kelimeleri yazmakla bitmez.
Muhakkak ki Allah,
kudreti dâimâ üstün gelen,
her hükmü ve iþi hikmetli ve saðlam olandýr. (8)
Sizin yaratýlmanýz da,
tekrar diriltilmeniz de
tek bir kiþinin yaratýlýp diriltilmesi gibidir.
Gerçekten Allah,
her þeyi hakkiyle iþiten,
her þeyi hakkiyle görendir. (9)
Görmez misin ki,
Allah geceyi gündüze katýyor,
gündüzü de geceye katýyor.
O, güneþi ve ayý emrine boyun eðdirmiþtir;
her biri kendi yörüngesinde
belirlenmiþ bir vakte kadar akýp gidiyor.
Þüphesiz Allah,
sizin yaptýklarýnýzý da gâyet iyi biliyor.(10)
Bütün bu deliller göstermektedir ki,
Allah gerçeðin tâ kendisidir;
kulluk edilmeye lâyýk olan yalnýzca O’dur.
Müþriklerin O’ndan baþka ilâhlaþtýrýp
yalvardýklarý putlar ise
asýlsýz ve geçersizdir.
Çünkü Allah,
evet O, her þeyden çok yücedir,
çok büyüktür. (11)
Kýyâmetin ne zaman kopacaðýnýn bilgisi
yalnýz Allah’ýn katýndadýr.
Yaðmuru O indirir.
Rahîmlerde olaný da O bilir.
Hiç kimse yarýn ne kazanacaðýný bilemez.
Hiç kimse nerede öleceðini de bilemez.
Þüphesiz,
her þeyi hakkiyle bilen,
her þeyden hakkiyle haberdâr olan
yalnýz Allah’týr. (12)
Onlara:
“Sizi göklerden ve yerden kim rýzýklandýrýyor?”
diye sor.
Cevap veremezlerse:
“Allah’týr” de ve ekle:
“O halde ya biz veya siz,
ikimizden biri doðru yolda,
diðeri ise apaçýk bir sapýklýk içindedir.” (13)
(1) Rûm / 46. Ayet (2) Rûm / 48. Ayet (3) Lokman / 10. Ayet
(4) Lokman / 11. Ayet (5) Lokman / 16. Ayet (6) Lokman / 25. Ayet
(7) Lokman / 26. Ayet (8) Lokman / 27. Ayet (9) Lokman / 28. Ayet
(10) Lokman / 29. Ayet (11) Lokman / 30. Ayet (12) Lokman / 34. Ayet
(13) Sebe’ / 24. Ayet (14) Fâtýr / 3. Ayet (15) Fâtýr / 14. Ayet
(16) Fâtýr / 15. Ayet (17) Yâsin / 12. Ayet