islam ordusunun tebük`te beklediði sýradaydý
efendimiz, bir ara ayaða kalktý
arkasýný bir hurma aðacýna dayayarak
þu hitabede bulundu
size insanlarýn en hayýrlýsý
ve en þerlisini haber vereyim mi
insanlarýn hayýrlýsý, atýnýn veya devesinin sýrtýnda
ya da iki ayaðý üzerinde, son nefesine kadar
Allah yolunda çalýþan kimsedir
insanlarýn en þerlisi
Allah`ýn kitabýný okuyup
ondan hiç faydalanmayan azgýn kimsedir
iyi biliniz ki, sözlerin en doðrusu
Allah`ýn kitabýdýr
yapýþýlacak en saðlam kulp takvadýr
dinlerin hayýrlýsý, islamiyettir
sünnetlerin hayýrlýsý, muhammed`in sünnetleridir
sözlerin þereflisi, zikrullahtýr
kýssalarýn güzeli, kur`an kýssalarýdýr
amellerin hayýrlýsý
Allah`ýn yapýlmasýný mecbur kýldýðý farzlardýr
amellerin kötüsü, bidatlar
sonradan ihdas edilmiþ
hoþ olmayan þeylerdir
en güzel yol, en güzel yaþayýþ,
peygamberin yolu ve yaþayýþýdýr
ölümlerin en þereflisi, þehitlerin ölümüdür
körlüðün körü
doðru yolu bulduktan sonra dalalete sapmaktýr
doðru yolun en hayýrlýsý, kendisine uyulandýr
körlüðün en kötüsü, kalp körlüðüdür
veren el alan elden hayýrlýdýr
az olup yetiþen þey
çok olup Allah`a taattan alýkoyandan hayýrlýdýr
özür dilemenin en fenasý
ölüm gelip çattýðý zamankidir
piþmanlýðýn kötüsü, kýyamet günündekidir
yanlýþlarý en çok olan
dili en çok yalan söyleyendir
zenginliðin hayýrlýsý, gönül zenginlidir
hikmetin baþý, Allah korkusudur
þarap ve içki,
günahlarýn her çeþidini bir araya toplayandýr
gençlik, delilikten bir bölümdür
kazançlarýn en kötüsü, faiz kazancýdýr
yemelerin kötüsü, yetim malý yemektir
mesut kiþi,
baþkasýnýn halinden ders ve ibret alandýr
amellerde esas olan, neticeleridir
düþüncelerin kötüsü, yalan yanlýþ düþüncelerdir
mü`mine sövmek, günah iþlemektir
mü`mini öldürmek küfürdür
dedikodu ve gýybet yapmak
Allah`ýn emirlerine karþý koymaktýr
yalan yere, Allah adýyla yemin eden kiþi, yalanlanýr
af dileyen kiþi Allah tarafýndan affolunur
kim öfkesini yenerse, Allah onu mükafatlandýrýr
uðradýðý zarara katlanan kiþiye
Allah karþýlýðýný verir
Allah, zorluklara sabredip katlanan kimsenin
sevabýný kat kat arttýrýr
Allahým beni ve ümmetimi maðfiret eyle
Allahým beni ve ümmetimi maðfiret eyle
Allahým beni ve ümmetimi maðfiret eyle
kendim ve sizin için Allah`tan maðfiret dilerim
*
münafýklar sudan bahanelerle
peygamber efendimizden izin istediler
seksenden fazla münafýða izin verildi
onlar, peygamber efendimize
beyan ettikleri özürlerinde yalancý idiler
Allah ve resulüne gönülden inanmýþ kimseler deðillerdi
Cenab-ý Hak (c.c.) þu ayetiyle de
onlarýn bu durumunu resulüne haber veriyordu
‘cihattan geri kalmak için izin isteyenler
ancak Allah`a ve ahret gününe inanmayan
kalpleri þüpheye tutulmuþ kimselerdir ki
þüpheleri içinde bocalayýp dururlar…’
bir sonraki ayette de Allah-ü Teala
yerlerinde oturup kalanlara bakýp
ümitsizliðe kapýlmamalarý için
müslümanlarý teselli ediyordu
‘eðer sizinle beraber cihada çýksalardý
sizin için fesattan baþka bir þey arttýrmazlar
fitne çýkarmak için aranýzda koþuþtururlardý
içinizde ise onlarý can kulaðýyla dinleyecekler vardýr.’
münafýklar güruhunun sudan bahanelerle
harbe iþtirak etmeyiþleri
Allah ve resulüne gönülden baðlý olan mücahitleri
cihada çýkmak hususunda asla tereddüde düþürmedi
resûl-i ekrem efendimiz
her türlü sýkýntý ve imkansýzlýklara raðmen
seniyyetü`l-veda ordugahýnda ordusunu hazýrladý
ordu, otuz bin kiþi idi
on binini süvariler teþkil ediyordu
efendimiz medine`de yerine
muhammed bin mesleme`yi (r.a.) vekil býraktý
hz. ali de islam ordusuyla
seniyyetü`l-Veda`a kadar gelmiþti
kainatýn efendisi resul-i ekrem (a.s.m.)
onu huzuruna çaðýrdý
medine`de muhakkak ya ben
ya da sen kalacaksýn buyurdular
sonra da onu her iki ev halkýnýn iþleriyle
meþgul olmak üzere medine`de býrakacaðýný söyledi
hz. ali aðladý
ya resulallah
gittiðin her tarafta
ben senin yanýnda bulunmak isterdim
tek arzum buydu
beni çocuk ve kadýnlar arasýnda vekil mi býrakýyorsun
peygamber efendimiz (a.s.m.) cevaben
bana göre sen,
musa`ya göre harun gibi olmaya razý olmaz mýsýn
þu kadar farkla ki
benden sonra peygamber gelmeyecektir buyurunca
hz. ali hiç beklemeden son sürat
medine`ye geri döndü
peygamber efendimiz
orduya hareket emrini vermeden önce
en büyük sancaðý hz. ebu bekir`e teslim etti
en büyük bayraðý ise zübeyr bin avvam`a (r.a.)
hazreçlilerin sancaðýný ebu dücane (r.a.) verdi
receb ayýnýn bir Perþembe günü idi
güneþin batýþýna yakýndý
resul-i ekrem efendimizin emriyle
medine`den tebük`e doðru harekete geçildi
gönüllü olarak Allah yolunda
cihada çýkan mücahitlerde
bunca sýkýntý ve aðýr þartlara raðmen
en ufak bir tereddüt ve gevþeme yoktu
sýcaklýða ve sýkýntýlara karþýlýk
ahiret aleminde sonsuz nimetlere kavuþacaklarýný
Allah`ýn cemaliyle müþerref olacaklarýný biliyorlardý
güneþin kavurucu sýcaklýðý
imanlý gönüllerindeki serinliðe tesir etmiyordu
maddi sýkýntý ve imkansýzlýklar
i`layý kelimetullah uðrunda
savaþmaya olan aþk ve þevklerini kýramýyordu
bu ulvî ve kudsi duygularla
yollarýna devam ediyorlardý
fahr-i kainat kumandasýndaki islam ordusu
güneþin sýcaklýðýna,
çölün kavuruculuðuna aldýrmadan
yoluna devam ediyordu
ordu hýcr mevkiine vardý
burasý sekizinci konak yerleri idi
medine`den yedi merhale mesafede bulunan
þam yolu üzerindeki hýcr
hz. salih`in (a.s.) kavmi olan semud`un
gece yarýsýndan sonra
Cenab-ý Hak tarafýndan estirilen bir toz bulutu ile
helak olduðu yerdi
buraya varýnca peygamber efendimiz
þu azaba uðratýlmýþ olanlarýn evlerine
onlarýn uðradýklarý azaba uðrayacaðýnýzdan korkarak
ve aðlayarak giriniz buyurdu.
mücahitler, hýcr`ýn kuyusundan su aldýlar
onunla hamurlarýný yoðurdular
resul-i ekrem efendimiz þu emri verdi
o kuyunun suyundan su içmeyiniz
ondan namaz için abdest de almayýnýz
onunla yoðurduðunuz hamuru da
develere yem yapýnýz
ondan hiç bir þey yemeyiniz…
hýcr mevkiinde sabahlayan islam ordusunda
büyük bir susuzluk baþ gösterdi
mücahidlerin su kaplarýnda su kalmamýþtý
hz. ömer o aný þöyle anlatýr
o kadar susamýþtýk ki
susuzluktan boynumuzun kopacaðýný zannettik
herhangi birimiz gidiyor
yüklerimizin arasýnda su arýyor
ancak orada su bulamadýðýmýz gibi düþüp kalýyorduk
hatta içimizden biri devesini kesmiþ
hörgücündeki suyu içmiþti
müslümanlar arasýnda bulunan münafýklardan bazýlarý
bunu fýrsat bilerek dedikoduya baþladýlar
eðer muhammed,
gerçekten bir peygamber olsaydý
musa peygamberin kavmine
Allah`tan yaðmur dileyip, yaðmur yaðdýrdýðý gibi
o da Allah`tan yaðmur diler, yaðmur yaðdýrýrdý
efendimiz bu ileri geri konuþmalarý duyunca
demek onlar, böyle söylüyorlar öyle mi
Allah`ýn, size yaðmur yaðdýracaðýný umarým buyurdu
hz. ömer, sözlerine devamla der ki
bütün bu güçlük ve sýkýntýlar karþýsýnda
ebu bekir dayanamayarak
resulullaha þu ricada bulundu
ya resulallah
Allah, duanýzý kabul eder
ne olur bizim için hayýr duada bulunsanýz
resulullah (a.s.m.),
bunu istiyor musunuz buyurdu
ebu bekir evet ya resulallah dedi
resulullah (a.s.m.), ellerini açarak dua etti
daha duasýný bitirmeden
hava birden bire karardý
önce yaðmur çiselemeye baþladý
sonra da saðanak halinde boþaldý
bütün mücahitler kaplarýný doldurdular
konakladýðýmýz yerden ayrýlýnca
bir de ne görelim
yaðmur sadece
ordunun bulunduðu bölge içinde yaðmýþ
o bölgenin dýþýna bir tek damla bile düþmemiþ
iþte kainatýn efendisi böylesine bir dua
bir niyaz ve istek ile
Allah`ýn ikram ve ihsanýna mazhar oluyordu
hz. resulullah,
hayatýnda bu tarz bir çok mucizelere
ikram ve ihsanlara mazhar olmuþtur
bu ikram ve ihsanlarý
gözleriyle gören müslümanlarýn
imanlarý daha da kuvvetleniyor
daha fazla mertebe kat ediyordu
nihayet kavurucu sýcaklar altýnda
sýcaktan adeta kaynayan kumlar üzerinde
yapýlan yorucu bir yolculuktan sonra
islam ordusu
on dokuzuncu konak yeri olan tebük`e vardý
ortada ne bizans ordusu
ne de bir baþkasý vardý
doðu roma imparatoru giriþtiði hazýrlýktan,
cesaretsizliði sebebiyle son anda vazgeçmiþti.
efendimiz tebük`te iken
þam taraflarýnda bir yerde
taun-veba hastalýðýnýn ortaya çýkmýþ olduðunu duydu
ashabýna hitaben þöyle buyurdu
bulunduðunuz herhangi bir yerde
taun zuhur ettiði zaman oradan çýkmayýnýz, kaçmayýnýz
taun zuhur eden yere de sakýn yaklaþmayýnýz
resul-i ekrem efendimiz ayný zamanda
týpta mühim bir yer iþgal eden karantina usulüne de
ta o zamandan iþaret ediyordu
tebük`ten ileri gitmeme kararý veren
resul-i kibriya bu esnada
hz. halit bin velid`i
yanýna dört yüz süvari vererek
dumetü`l-cendel`de bulunan kindelerin kralý
hýristiyan ükeydir bin abdülmelik`e
göndermek istedi
hz. halid þöyle dedi
ya resulallah
her tarafýný iyice bilmediðim geniþ memlekette
bu kadar az sayýda insanla gidip
onu bulmam nasýl mümkün olur
resul-i kibriya efendimiz
þu fermaný verdi
sen, muhakkak onu
yabani sýðýr avlarken bulacak ve yakalayacaksýn
yakalayýnca, onu öldürme, bana getir
hz. halid, beraberindeki mücahitlerle
dumetü`l-vendel`e doðru hareket etti
oraya vardýðýnda resul-i kibriya’nýn
haber verdiði gibi
ükeydir`i yabani sýðýr avlarken görüp yakaladý
daha sonra onu ve kardeþini alýp
efendimizin huzuruna getirdi
peygamber efendimiz onlarý
müslüman olmaya davet etti
buna yanaþmadýlar
cizye vermeyi kabul ettiler
bunun üzerine kanlarý baðýþlandý
onlar da tebük`ten ayrýlýp memleketlerine döndüler
efendimiz, henüz tebük`ten ayrýlmadýðý sýrada
eyle hükümdarý yuhanne bin ru`be çýkýp huzura geldi
sulh yapmak istediðini belirtti
her sene muayyen miktarda cizye vermek üzere
peygamber efendimiz onunla anlaþma yaptý
peygamber efendimiz (a.s.m.) ayrýca
yuhanne ve eyle halký için þu yazýyý yazdýrdý
bismillahirrahmanirrahim.
bu, Allah ve resulü muhammed tarafýndan
yuhanne ve eyle halkýndan
denizdeki gemilerde bulunanlarý
ve karadaki gezenleri için eman yazýsýdýr
gerek bunlar
gerek þam, yemen ve deniz halkýndan
eylelilerle birlikte bulunanlar
Allah`ýn ve muhammed peygamberin
himayesindedirler
onlardan bir kötülük iþleyeni
yanýndaki malý koruyamayacaktýr
gerek su almak isteyen
gerek denizde ve karada
dilediði yola gitmek isteyene
mani olmak helal olmayacaktýr
bunu, resulullahýn izniyle
cuheym bin salt ve þürahbil bin hasene yazdý
islam ordusunun tebük`te ikameti sýrasýnda
þam ülkelerinden yahudi olan
cerba ve ezruh halký da
peygamber efendimize gelerek
cizye vermek suretiyle eman dilediler
efendimiz tekliflerini kabul etti
Bir anlaþma metni yazýlarak
kendilerine eman verildiði kayýt altýna alýndý
efendimiz yirmi gün kaldýktan sonra
ashabýyla tebük`ten
medine`ye doðru harekete geçti
resul-i ekrem efendimizin devesinin yularý
ammar bir yasir`in elindeydi
arkadan ise deveyi
huzeyfe bin yeman sürüyordu
redfer