“Ne mümkün-seni anla(t)mak…”
Bak þimdi, neler yazacaðým sana:
Ne kolay denize taþ atmak,
Yapraklarý dalýndan koparmak…
Lakin bir o kadar da zor seni anlatmak…
Evet, sen bildiðim her þeyden farklýyken
Ne zor seni kendimle bir saymak…
En çok aþkla birebir anmak…
Güzelsin, papatya gibi…
“eðer-bugün bunlarý sana yazmasaydým,
En aðýr hesaplarý sorardým, kendime…”
Ve þimdi bundan sonraki yazacaklarýmý
Seni “sen” olarak görmeyecek yarýnlarýma,
Yazacaðým… Eðer olursa böyle bir yarýn!
Öyle bir aþk ki…
Düþümden süzülünce, kanýma karýþýr gibi,
Sanki hayata aþk için çaðrýlmýþ gibi…
Ve her baharda papatya yetiþir gibi, âþýklara;
“seviyor” demek gibi bir þey iþte…
Lakin bir o kadar da zor seni anlatmak…
Ama ne kadar þiir yazýlsa da,
Mýsralardan yüreklere yol olsa da,
Ben aþký sen gördüm, sende gördüm…
( daha ölüm-üm geçti benden…)
Ve sen bana gelmediðin her günün, bir ömür olduðunu,
Geldiðin gün “kal” demediðimde, anlayacaksýn.
Birden öksüz kalacaksýn,
Þiirlerde; sadece bir nokta gibi…
( ve ben þimdi bunlarý yazdýðým için,
Harfleri lanetleyeceðim tüm þairlere…)
Öyle bir aþk ki,
Ne mümkün anlatmak…
Bunca yýl içimde saklamak…
Þimdi, ölümü bekler gibi; gidiyorum sessizce…