bir limon gibi sýksam, suyunu çýkarsam çalsam kapý kapý davul alýp elime katýlsa tiz sesli zurna da sizden savrulsa üzüntülerim kalsa saman çöpleri gözüne batmasa kimsenin
beni sayar mý doða kanunu ama Tanrý bir ol dese her þey baþ üstüne!
siz kullar siz tanrýlar neden ayrý ayrý katlarda oturursunuz? sararým saç örgülü günlerden yüksek yerler de korkunç oysa uçurumlar da
son derece bireyselim inanýn neden boþ odada iþsiz güçsüz oturduðumun hesabýný soruyorum beynimin yetmiþ yedi bin yetmiþ yedi kývrýmýndan bir yanýt arýyorum
oturduðum yerde ellerim ateþli, ayaklarým buz alýyorum, kalem çiçek psikologlarýn sözünü dinliyorum herkesin bir iþ gelir elinden
uydurma yapmacýk sözler girmeyin dizelere üzüntünün kalýbýný çýkarýyorum
ile bir rengi varsa üzüntü, siyah bir çelenktir düzmece bir yanýt veriyor pembe elinin altýnda karýþtýrsa yaþam bohçasýný, mavi mutluluk daha beyaz bulutlardan
kolay sýcak kanepede bacak bacak üstüne atýp bir taþýn girinti çýkýntýlarýný anlatarak insaný anlattým diye karþýlýk vermeyen daðlara ses iletmek
yanýtlarýmýz suyunu çeken hamur çekersiniz, soluðu güçlü ellerinizi iziniz fos
sonbaharýn ayazýnda açmaya çabalar ak çiçek kara bulutlar gölgeler yapraklarýný kökünden derinlere iner solucan bile
gönenir kimlerin yüzü kýzýl þafaktan yapraklarýmýzda çiy taneleri ey seyirciler!
katlayýn, tersini çevirin hamurun þap diye bir ses duyacaksýnýz iletilemeyen üzüntülerin soylu yanýtý!..
10. 10. 2011 / Nazik Gülünay
Sosyal Medyada Paylaşın:
glenay Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.