MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Bilmiyorum...



Bugün resimlerine baktým uzun uzun
Sanki sönmekte olan bir ateþe rüzgârýn deðmesi gibi içimde o eski ve her zaman yeni olan sana duyduðum sevgi parladý, alev aldý bir anda. Rüzgâr gibi deðdi gözlerin. Sen rüzgarsýn sevgilim ben ise sönmekte olan bir ateþ. Beni hâlâ diri tutan sensin. Bir gün öyle böyle ben söneceðim, külleneceðim ama sen esmeye devam edeceksin. O gün geldiðinde sönmüþ ateþimi yakmaya çalýþma boþa, bitmiþimdir. Küllerimi al daðlara götür, sakla bir aðacýn dibinde ve sen esmeye, sönmek üzere olan birþeyleri ayakta tutmaya devam et. Ta ki bir gün kendini artýk taþýyamayacak kadar yorulup düþene kadar yanýma. Rüzgâr ve ateþ, koyun koyuna...  Öldüðüm gün, bu iyi bir haber olarak ulaþsýn sana. Çünkü ömrüm sýnýrlýydý, dünyada seni doða gereði bir kaç on yýl sevebilirdim ancak. Ama öldüðümde sonsuza kadar seveceðim seni. Þöyle düþün;  benim her hücrem, sana tapar gibi seni seviyor ve öldüðümde bütün atomlarým, bütün hücrelerim evrenin dört bir yanýna daðýlacak. Bu da þu demektir sevdiðim;  Seni evrenin her yanýnda seven bir ben var ve sevgilim, sonsuza kadar. Ve üzüntüm odur ki;  kimse seni benim sevdiðim gibi sevmeyecek.

Tüylü týrtýllar gibiyim ben aslýnda. Kýþ geldiðinde, karlar düþüp buz tuttuðunda, ilk önce organlarý, kalbi ve son olarak kaný donup, adeta ölen o tüylü týrtýllar gibi. Ýlk bahar gelip, güneþ gösterince kendini, damla damla erir bütün buzullar ve o tüylü týrtýlýn donan kaný, duran kalbi yeniden akmaya ve atmaya baþlar. Mucizevi birþeydir bu ve sapýna kadar gerçek. Bu gerçek hikayeden bana da bir pay düþüyor;  O tüylü týrtýl gibi bende adeta ölüyorum, kaným donuyor, kalbim duruyor sensizliðin aðýrlýðý kara kýþ gibi çöktüðünde üzerime. Ama ilk bahar gibi doðunca biri güneþ biri ay olan gözlerin ve dünyalar tatlýsý gülüþün zihnimde, çözülüyorum, kaným hiç olmadýðý kadar sýcak akmaya, kalbim hiç olmadýðý gibi neþeyle çarpmaya baþlýyor. Seni düþünmek, hatýrlamak kurtarýyor her defasýnda beni ölümün elinden. Bazen öyle korkunç kara kuyularda buluyorum kendimi, bazen öyle derin okyanuslarda çýrpýnýrken, bunlarý düþünmek bile mide bulandýrýcý inan. Sen hayatsýn, ben seni sevdikçe yaþayabiliyorum. Ama eninde sonunda tüylü týrtýlda ölür, ölüm deðiþimdir. Týrtýl, ipekten yaptýðý kozasýnda artýk bir kelebeðe dönüþmüþtür ve artýk uçabiliyordur. Ve bende öleceðim, kimbilir kim neye dönüþeceðim?  Her neye dönüþürsem dönüþeyim, bilmelisin ki yine seni seveceðim. Ama tüylü týrtýl nereden biliyordu öleceðinide, ölmeye yakýnken kozasýný örmeye baþlamýþtý?  Nerden biliyordu da kozanýn içine girince kelebeðe dönüþeceðini?  Kimbilir nerden...  Doðanýn baðrýnda öyle gizler, öyle hakikatler saklý ki, akýlalmaz desek cuk oturur.

Çocukken bulutlarýn üzerinde oturmayý, hoplayýp zýplayýp eðlenmeyi, yumuþacýk pamuk gibi bir yatakta uyur gibi onlarýn üzerinde uyumayý, göðün mavisine dokunmayý, güneþi herkesten önce selamlamayý tahayyül eder dururdum. Çocukken çok hayâl kurardým. Hayal kurmak bana öyle eðlenceli gelirdi ki anlatamam. Bugün ise 24 yaþýndayým. Ve bulutlar týpký çocukluðumdaki gibi orada, gökte asýlýlar. Yine eskisi gibi tertemiz, bembeyazlar. Gökyüzü ve güneþ. Onlarda orada, engin ve berrak gökyüzü mavisiyle bana bakýyor, güneþ yine çocukluðumdaki gibi gözlerimi alýyor. Ama þimdi göðe baktýðýmda bulutlar sadece bulut, gökyüzü sadece gök, güneþ sadece ateþten bir gezegenden ibaret, ötesi yok...  Bulutlar pamuk deðil, dokunsan daðýlacak bir sis, bir hava, boþluk. Gökyüzüne zýplasamda hoplasamda dokunamam biliyorum artýk ve güneþ artýk çocukluðumda ki gibi þefkatli bir anne deðil. Tekrardan çocuk olmak isterdim. Çünkü dünya bir çocuðun gözünde olduðu gibi deðildir, çocuk, onun ne olmasýný isterse dünya odur. Büyüdükçe, öðrendikçe herþeyin tadý kaçýyor aslýnda. Dünya zevksiz, eðlencesiz, sýradan ve benzi soluk birþeye dönüþüyor gözlerimizde. Oysa çocukken dünyayý biz yaratýrdýk. Hayatýmda yaþadýðým en güzel þey, bir seni sevmek, çektiðim tüm ýstýraplara raðmen, iki, bir zamanlar çocuk olmuþ olmam. Ve ben artýk hayal kuramýyorum, çünkü olaylarýn o kahrolasý iç yüzünü biliyorum, çünkü malesef öðrenerek, ister istemez büyüyerek ölüyorum, deðiþiyorum ve belki uçacak olan birþeye dönüþüyorum, uçacak olan birþey, kaçýnýlmaz kaderine, nihai sona ve akýlalmaz bir sonsuzluða...

Ýnsan yaþlandýkça daha erken kalkmaya baþlarmýþ. Öyleyse bu durumda ben neyim?  Çünkü erken kalkmak þöyle dursun, ben uyuyamýyorum bile. Ve bu senelerdir böyle. Sanki devasa bir hikâye kitabý bu dünya. Ýçinde varolan canlý cansýz herþeyin bir hikayesi var. Öyle ki onlarý okumak yalnýzca gözlerle de olmuyor. Duymak bir okuma yöntemi, koklamak, görmek, tatmak, dokunmak ve hatta yürümek bile.  Her adýmda sanki bir sayfasýný okuyorum dünyanýn. Zihnim hiç durmayan, dinlenmeyen bir motor sanki. Þimdi anlýyorum. Benim hikayemse, bütün hikayeleri okumakmýþ meðer.. Peki niçin?  Neye hazýrlýk bu?  Literatür öylesine geniþ ki, insanýn ömrü yetsede dünyanýn bütün hikayelerini okusa bile, hikaye bitmiyor. Çünkü bu cilt cilt sonsuzluðun hikayesi. Bu kez evrenin hikayesi baþlýyor ve imkansýz olduðunu bilsekte mesela evrenin hikayesini sonuna kadar okusak bile, hikayenin üçüncü cildi katlanarak önüne seriliyor. Yani bu kez de evrenden önceki þeyin akýl izan almaz hikayesi baþlýyor ve bu böylece sürüp giderken, bizler de o hikayenin çoktan bir parçasý haline geliyoruz.  Nice insanlar geldi geçti bu kara çölden. Akýllý olanlarýn zihninde ve dilinde þu kelimeler yankýlandý durdu hep;  Neden, nasýl ve amaç. Kimisi Epikürcü oldu çýktý, bu sorularýn cevabýný bulamayacaðýný anladýðý için, kimi sorularý sormaya devam etti fitil gibi eriyip giderken . Epikürcüler sana gününü gün et derken sakýn sanma ki umurlarýnda deðil dünya. Onlarda öylesine dertlidir ki, yüreklerinde gizlidir aslýnda. Bu, bu þey, bu gerçek dedikleri þey eþi görülmemiþ bir virüs gibidir . Düþüncen bir kez deðdi mi ona, yandýn arkadaþ!  Öyle birþey ki bu yýldýrýma süper yýldýrým gibi çarpar, ateþe, kendisinden çok daha sýcak birþey gibi dokunur, ateþi yakar!  Evrenin en büyük okyanusu’nu bir kaþýk suda boðar!  Onlara bunu yapan gerçek, insana düþünün ne yapar...

Haberler, cahillik dolu diziler ve programlar. Ne zaman denk gelsem acýrým insanlarýn hâline. Sadece kendi ülkemin insanlarýna deðil, bütün dünyanýn insanýna. Bilmiyorum derim, neredeyim derim, kendimi asýl gezegeninden dünyaya ceza diye sürülen bir varlýða benzetirim. Ceza öyle bir ceza ki, kýrbaç yok, iþkence yok, ölüm yok, daha kötüsü;  milyonlarca aptalýn arasýnda olmak. Ýstemeden de olsa onlarla yaþamak, onlarýn acýnasý dertlerini, acýnasý savaþlarýný, acýnasý ego, hýrs, isteklerini, onlarýn acýnasý tüm aptal hallerine maruz kalmak. Ve bir küfür tuttururum gün boyu beni böyle cezalandýran þeye!  Ama bana teselli olanda hatýrý sayýlýr bir kaç insan, kitap ve doðadýr. Uzaylýlar gelse, insanlarý kölesi yapacaðýndan korkarlardý insanlar. Stephen Hawking ise þöyle dedi;  "Bizi köle yapmaya ihtiyaçlarý yoktur ki teknolojileri öylesine geliþmiþ varlýklarýn. " Aþaðý yukarý böyle söyledi Hawking.  Benim de bir savým var;  Ýnsanlar, uzaylýlarýn kendilerini köle yapacaðýndan korkuyor ama bu korku boþunadýr, çünkü insanlar zaten günümüzde köledirler. Uzaylýlar gelse belki bizi bu kölelikten, kapitalizmden kurtarýrlar...

Bir zorundalýk halinde olmaktýr varolmak. Mutlaka birþey yapmak zorundasýn.  Büyümek, yemek, içmek, tuvalet, yürümek, seyahat etmek, çalýþmak, uyumak, uyanmak, konuþmak, görmek, nefes almak, vermek, acý çekmek, neþelenmek, üremek, ürememek, vs vs, liste uzar gider.  Birinden kaçýnsan bir diðerinden kaçamýyorsun. Hatta kaçýnýrken bile bir zorundalýk doðuyor, adý;  Kaçýnmak.  Yaþamak zorundasýn, hayýr deðilim dersen o zaman ölmek zorundasýn. Varolmak, zorundalýktýr. Ne iðrenç iþkence ama!  Akýllý bir insaný herþeyden daha çok deliye çeviren þey, dünyayý akýlsýz, hýrslý, egoist, aç gözlü, bencil ve acýmasýz insanlarýn sarmýþ olmasýdýr. En büyük bilgi ve öðreti, sevgi ve þefkattir. Vicdandýr, saðduyudur, empati yapabilmektir. Bunlardan biri olmaya görün, dünyanýn tüm kitaplarýný okusada insan, kara cahilin birine, hatta deyim yerindeyse korkunç bir canavara dönüþür. Ve dostlar, bugün dünya iþte böyle insanlarla týka basa doludur.

Kulaklarýmý uzatýrým boþluða
Týpký kalbe uzatýlan steteskop gibi
Dinlemeye çalýþýrým boþluðu
Hava ya sýcaktýr ya soðuk
Dýþarýda ya bir gürültü ya sessizlik
Daðlar heryerdedir gören göze
Bulutlar, araçlar ve tüm varlýklar
Ama ben kulaklarýmý öyle
Büyük bir ciddiyetle
Dayayýnca boþluða
Hayat durur
Zaman durur
Benim için herþey durur
Aklýmdan gelip geçen bütün o
Köylüler, iþçiler, kir, pas
Kitaplar, sayýlar, sesler
Þehirliler, iðrençlikler
Nasýl diyeyim
Sevdiðim sevmediðim ne varsa
Bir anda yok olur
Ve ben boþluðu dinlerim
Rüya gibi
Sanki çok uzun
Oysa çok kýsa.
Acele etmem
Beklerim
Anlamak için
Sabrederim
Ve baþlar konuþmaya boþluk;

"Sana bahþettiðim ömrü hatýrla. Sana biçtiðim zamaný düþün. Geriye kalanýný ömrünün, harcamýþ olduðun zamanýn muhasebesini yap. Sen okumakla hiçbir yere varamayacaksýn, ben burada bilgiye size attýðým yem diyorum. Ben burada aþka, sizi kandýrdýðým oyun diyorum. Sizi bir kapsüle hapsettim. Size deðen havayý hissedin, gözlerinize deðen þeyi hissedin, bilincinize temas edeni hissedin. Ýsterseniz bana küfredin. Kat kat bir örtü ördüm. Karanlýðýn öncesiyle baþlar, karanlýk ikinci kat, ýþýk üçüncü, madde dördüncü kat. Ve siz, zavallýlar!  Beþinci kat. Siz ki trilyonlarca, siz ki ufacýk. Bir siz deðilsiniz ki beni arayan, sizden yukarý ve aþaðý niceleri var daha. Cesur ol, ölü bil kendini, aptal olma ama. Gülüp geçin tüm umutlara, ideallere, inançlara. Hiçbir þey aramadýðýnda, bedeninden sýyrýldýðýnda, beþ katlý daireden çýktýðýnda, senden daha mesûdu olmayacak. Biçtiðim zamaný, bahþettiðim ömrü, bu sýrra vakýf olmaya harca.. "

Öyle bakar dururum, öyle bakar
Kýpýrtýsýsz, donuk, öyle soluk
Dursam ne ayakta dururum
Yatsam ne, nasýl uyurum
Öyle bakar dururum, öyle bakar
Mevsimler gelip geçer
Gelip geçer
Yaþým alýr baþýný gider
Herþey olup biter
Ben, ben
Öyle bakar dururum, öyle bakar

Gözlerim aþina olur artýk herþeye
Ne renklere þaþýrýrým ne seslere
Herþey ayný kalýr herþey ayný
Ben deðiþirim, ihtiyarlarým
Öyle yaðan bir yaðmura tutulmak
Öyle sýrýlsýklam ýslanmak
Yaksýn güneþin ateþi bedenimi
Buz tutsun vücudum kar altýnda
Ne çare! Ýþlemez
Ýþlemez, hiçbirþeyin gücü yetmez
Yetmez durdurmaya zamaný
Yetmez bazý þeyleri baþa almaya
Hak senin, haksýzlýk senin
Ama ben hiç
Doðmak istemezdim.
Þimdi geleceðin rüzgârlarý esiyor
Þimdi bir önemi kalmadý onun
Ben kendimi çocukken
Bir aðacýn dibine gömdüm.
Ýskeletimde ki bugün ki müzik
Yalnýzca bir sitemdir
Sahibi olmayan bir noktaya.
Þimdi yalnýzca rüzgâra dokunmak istiyorum,
Gördüðüm halde, gerçek deðil gibi
Ben kendimi çok uzaktan seyrediyorum.
Oysa o ben miyim?
Bilmiyorum...


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.