Ah İstanbul
Ah Ýstanbul
Sanma ki taþýn topraðýn altýndan senin
Benim sevdam sende olmadýkça neyleyim taþýný topraðýný
Köpüklü Marmara denizini, mavzerleriyle Çýraðan Sarayýný kuþatan yiðitlerini
Gecelere ýþýk saçan þanlý boðaz köprüsünü...
Ah Ýstanbul
Uzak kaldým mesken tutmuþ kýz kulene
karþýlýklý semaya uzanan kubbeli minareden gelen ezan seslerine
Sultan Ahmed´in, Ayasofya´nin, Eyyüb´ün heybetine
Kutsal ismi sana tam gelir…
Ah Ýstanbul
Sanma ki eþi bulunmaz bir þehirsin sen
paha biçilmez senin kalabalýklarýn
Yine de yalýnýz kalabilirsin sen
Mazide kalmýþ Aþklarýnla, puslu semalarýnla
Mor, sarý, kýrmýzý lâle açan bahçelerinle
Benim sevdam olmasa, silkelenir miydi leylaklarýn...
Ah Ýstanbul
Sana geldiðimde bütün fenerli köþklerini,
sokaklarýný ayrý ayrý gezeceðim
Ama sýrf seni görmek için deðil
Hasret gidermek için, vuslata eriþmek için
Sevdiðimi görmek için, sevgimi göstermek için
Olur ya bir seher vaktinde, belki de bir gece yarýsýnda oda yürümüþtür diye…
Ah Ýstanbul
Bana ne kadar da ýraksýn, korkar hal almýþ bu beden
Hirpalanmis yüreðim
Gözyaþlarým sel olmuþ
Sana gelipte görmemek, sonbahar asklarini bitirmis gibi
Geceleri yalnizligin esintisi var artik üzerimde, sensizim…
Ah Istanbul
Sana gelipte vazgeceni görmedim ben
Ne þikayet edenin biter, ne de vazgeçenin
Hazinelerin en güzeli, asirlara hitap edensin sen
Vazgeçmek mümkün olur mu senden...
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.