Başım Ağrıyor...
Gülümsüyorum birden ötmeye yeni baþlayan horoza,
beni uyandýrmak için verdiði gülünç çabaya.
Hâlbuki bütün gece onu uykusunda seyredip,
sabah uyanýncaya kadar yanýnda bekledim.
O ise beni bütün gece kendisi gibi uyudu sanýyordu,
Herkesten önce uyandýðýný düþünüyordu,
Derdimin, kendisi gibi sadece yemek , içmek ve uyumak olduðunu zannedip,
O bilindik sesiyle beni uyandýrmaya çalýþýyordu.
Beyni ve kalbi olmayan o deniz analarýndan biri olmayý ne kadar da çok isterdim oysa!
Kendimi denizin dalgalarýna bütün hücrelerimle býrakýp, ona bütünüyle teslim olmayý ne kadar da çok isterdim oysa...
Denizlerin derinliklerinde kaybolup, bir baþýma nereye gittiðimle ilgilenmeden , bilinmez, gizemli okyanuslarýn sularýna karýþmayý ne kadar da çok isterdim...
Bu bilindik , bu kalabalýk yeryüzünden uzaklara, bu bedene sýkýþmýþ Ben’den çok uzaklara, hava gibi göðün en yukarýsýna, madde gibi evrenin Baþlangýç ve Son’un tam ortasý olan o herþeye En uzak olan yere, henüz gizemi çözülememiþ bilinmedik diyarlara, var olmayan yerlerde ki hiçliðin yuvasýna gitmeyi ne kadar da çok isterdim oysa...
Ama buradayým iþte, senin yanýnda,
Sen bütün gece uyudun, ben uyuyamadým.
Gitmek istediðim yerleri düþledim, asla gidemeyeceðim yerleri.
Düþlerde bile var olamayan yerlere gitmek isterdim.
Ve arkadaþým, sen her zaman ki gibi herkes için erken, benim için geç kaldýn.
Sen de benim gibi kendini reddederek, sevmeyerek, baþka bir yerde baþka bir þey olmayý ister miydin? Meselâ, horoz yerine bir kuþ olup göklerde uçmayý? Meselâ , engin bir gece olmayý? Veya benim istediðim gibi, nefes almayan, vermeyen, yürümeyen, durmayan, konuþmayan , susmayan, yaþamayan, ölmeyen, yani sende benim istediðim gibi bir Hiç olmayý ister miydin? Ötmekten, yemekten, içmekten, ve benzerlerinden hiç sýkýlmadýn mý? Düþünmeyen, sorgulamayan, ne sevinç ne de acý duyan bir varlýk olmayý istemedin mi hiç?
Birbirimizi anlayamadýðýmýz kesin. Ortak noktalarýmýz mecburiyetlerimizdir yalnýzca, temel faktörler. Varlýk-Yokluk meselesini düþünüp, ömür boyu çözümsüz bir soruya kafa yoracaðýmý bilseydim, elimde olsaydý kaderimi, yazgýmý yazmak, bu dönüp duran, kýsýr bir döngü olan sýkýcý hikayeyi yýrtýp atardým veya o hikayeye adýmý hiç yazdýrmazdým.
Hayýr, demek istediðim bu deðil. Düþünebiliyorum, sorgulayabiliyorum, ama bir sonu olmayan þeyleri düþünebilmekte, sorgulayabilmekte bir hata var. Büyük bir hata var hemde. Varsayýyoruz ki Tanrý var, tamam. Bize akýl vermiþ, tamam. Ama verdiði akýlda bir orantýsýzlýk var. Ve varsayýyoruz ki Tanrý herþeyi biliyor, herþeyi, tamam. Benim , herþeyin sebebini, kendisinin herþeyi neden varettiðini sorgulayacaðýmý ve cevabýný hiçbir zaman bulamayacaðýmý da biliyor. O zaman neden bütün bunlarý düþünebilme, sorgulayabilme yetisini bana veriyor? Acý çekmemi mi istiyor? Derler ya hani, o kadarýný sorgulama bulamazsýn, madem bulamayacaðým o zaman o kadarýný neden sorgulamama izin veriyor, öyle bir yeti veriyor? Orantýsýzlýk mý? Acýmýzdan zevk alýp, bizlerle alay etmesi mi? Yoksa evreni var eden bir Tanrý yok mu?
Bu konular derin ve ciddi konular olduðu için, ukalâca bilmiþlik etmek veya hiç kafa yormadan konuyu kestirip atmak bize yakýþmaz.
Peki sevgili horozcum, diyelim ki Tanrý yok. O zaman bütün bu maddelerin özü, ana kaynaðý nereden, ne için ve nasýl gelmiþtir? Veya bu öz, nasýl var olmuþtur? Ýki þýk var, ya hep vardý, yada yoktan var oldu. Ýkisinde de duvara tosluyoruz deðil mi? Evet. Neden peki sevgili horozcum? Çünkü iki þýkta hep ayný, üç soruyu çýkarýyor ortaya ; Neden, Ne için, Nasýl. Yani önceden de dediðim gibi her çözüm aslýnda yeni bir düðüm. Sonu olmayan bir düðüm...
Benim gibi insanlar, bir horozun sesiyle bile var oluþun ve hiçliðin özüne gidebilir. Onun için ben, ben olmak istemiyorum. Hiçbir þeyden yakýnmayan, hiçbir þeye önem vermeyen, gamsýz, dertsiz tasasýz, aylak birisi olmayý bazen öyle istiyorum ki... Ama bu bahsettiðim kiþileri görünce þimdiki halimle, tiksiniyorum onlardan ve derin bir acýma duygusu kaplýyor yüreðimi. Onlardan uzaklaþmak istiyorum bu kez. Olduðunu da, olmak istediðini de sevmeyen, imkansýzý aþýp yararsýzlýða ulaþmak isteyen ve daha isterken bile bundan bile tiksinen biri oluyorum ben. Neden? Ah neden ?
- "Git kahvaltýný yap, git uyu, git her ne yaparsan yap, git, git benden uzaða git, git, aklýmý çelme benim. Sen delisin, delisin, çünkü benim konuþtuðumu, çünkü seni anladýðýmý veya dinlediðimi düþünüyorsun. Ben bir horozum, bu kadar. Ötesi yok, git. Ötesi olan, benden uzak o yere git, seni iþitemeyeceðim yere, git, git, git!"
dedi horozcum.
Ne oluyor?
Deliriyor muyum?
Horoz nereye kayboldu?
Var mýydý gerçekten?
Ben kimim?
Bütün bunlarý kim yazdý?
Sigaram sönmüþ, içtim mi onu?
Baþým aðrýyor...
Sosyal Medyada Paylaşın:
Ezeli Gece Ve Yıldızlar Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.