-öylesine bir sesti, zaman bedenimdeki hücreleri yok ederken,
þaraba harcanan ömür yoksunluðuna düþtüðümde de, öylesineydi…
mukavvadan tabutlara sevdiklerimin isimlerini yazarken bile,
ve her þey “çok güzel olacak,” dediðimde de, öylesineydi!..
istasyonlar kuruluyordu, teneke kutusundan trenler vardý birde
küçüktüm, üþüyordum; yalnýz gözlerimde büyüyordu her þey,
yüreðim öylesine korkunç masallarda-harf oluyordu…
saçlarýmdaki aðarmalar, acýnasý gülüþümün tek kanýtýydý, yani öylesineydi…
bir korkunç dünya davetindeyim, yaþýyorum tüm duygularý
baþýmý sallýyorum “evet!” dercesine, sanki oyalanýyorum…
sabahlarý kahvaltý, öðlenleri bazen iþ, biraz uyuyorum, öylesine
ama akþamlarý sadece çocuklarý çok seviyorum, özlercesine…
“sahi biz yaþadýk mý?” bu soruyla uðraþýyorum, bu sýralar
cevabýný bilmeden yaþadýðým binlerce sorudan arta kalan, yine o
bir çeliþki aniden göz bebeklerimde büyüyen bazen bir damla
hiçbir þey anlamýyorum; acaba her þey öylesine mi yaþanýyor?