-Bunun adý ne bit pazarýna nur yaðdýrmak, ne nostalji, ne milenyum neslini küçümsemek, ne de eskiyi kutsamak bunun adý olsa olsa eskiye susamak.-
Biz... allý pullu mektuplardan el iþi kaðýtlý, patates baskýlý mekteplere çelik çomaktan kör ebeye, birdirbirden sek seðe kedi batmazdan tiride, tarhanadan keþkeðe uzanan, musluk suyu kullanan çocuklarýn kendilerini leyleklerin getirdiðine inanan masum hayalleri olan, büyüklere özenen geleneksel bir nesildik
mendile iþlenen isimlerle evlenir, mahalle pazarýndan giyinirdik günah sayardýk israfý, tamirci bir nesildik ekmek bayatlamaz, hiç bir eþyayý eskimeden atmaz, azla yetinir küçük þeylerle mutlu olmayý bilirdik hayal dünyamýz geniþti hazýra konmazdýk toktu gözümüz, ailelerimizden boyunu aþacak isteklerde bulunmazdýk
kýrk yýl hatýrý vardý kahvenin ben olmamýþtý bizler asýk deðildi yüzler gönül kapýlarýmýz açýktý herkese tevazu yüklüydük, samimiyet güven hoþgörü çoktu, saygý sevgi vefa çoktu belki yaþam koçlarýmýz yoktu, internet yoktu ama dedelerimiz vardý, ceplerimiz anne öðütleriyle doluydu teknoloji öðretmediler ama, onlar bize insanlýðý, insan olmayý öðrettiler
herkes huzurluydu, mutluydu, umutluydu basit yaþardýk uzaya gidemezdik ama, yaný baþýmýzdan dostumuz, göðümüzden kuþumuz, evimizden komþumuz hiç eksik olmazdý yuvamýz küçük ailemiz büyük, sobamýz yanar, ocaðýmýz sönmezdi iletiþim araçlarý azdý ama, pürüzsüzdü iliþkiler su misali, sohbetin, muhabbetin dibine vurulurdu mecburiyetten deðildi hiç bir þey, kâr-zarar hesabý yapýlmaz, kýymet bilinir hal hatýr sorulurdu, paradan puldan, maldan mülkten önemliydi sevgi, selam sabah kesilmezdi dert ortaðý seyyar satýcýlar, bakkallar, kasaplar mis gibi kokan, tadýndan yenmeyen meyve sebze satan pazarcý ahbaplar vardý somurtkan güvenlik elemanlarý, dilsiz market raflarý, fýrýldak gibi dönen avm kapýlarý yoktu
hayatýmýzda duygu fukarasý tuþlar yerine çiçekler, böcekler, kediler, köpekler, kuþlar vardý nasýrlaþmamýþtý vicdanlarýmýz, yüreklerimiz ne ciplerin, ne çiplerin, ne ceplerin ne de sosyal medyanýn baðýmlýsýydýk ekran sýcaðýný deðil, insan sýcaðýný severdik yaþamý yüz yüze, göz göze paylaþýrdýk cam cama deðil can cana otururduk, saðýr deðildi kalabalýklar, ayný dilden konuþurduk ne vakumlanmýþ adacýklarda, ne de odacýklarda izoleydik, tekil deðil çoðulduk
henüz akýllý teknolojilerimiz, robotlarýmýz yoktu teknolojiye esir düþmemiþ, þimdiki kadar maddi refaha ermemiþtik ama beþ dakika kesilmesi kaos yaratan elektrik yerine, gaz lambasýnýn huzur yayan ýþýðýný arar hale de gelmemiþtik, stres efendiyle tanýþmamýþ, koli koli ilaç depolar olmamýþ, çeþit çeþit vitaminler almamýþ, kalori hesaplarýna dalmamýþ, bireysel iradelerimize ipotek konmamýþtý
kimyasallarýmýz, gdo’lu gýdalarýmýz, beton ormanlarýmýz, atýk deryalarýmýz yoktu her þey doðaldý, þýrýl þýrýl akýyordu dereler, Çernobil solunmamýþ, ciðerlerimiz yanmamýþtý bayram sevinci tatil sevincine dönmemiþ, maddiyat maneviyatý kovmamýþ, laboratuarda mikroskopla Tanrý aranmamýþtý sevgimiz temizdi, duygumuz temizdi, havamýz, topraðýmýz, suyumuz temizdi her þey daha saf, daha masum, daha gerçekti
þimdi... mazi siyah beyaz tarihi bir fotoðraf, her þey hayal, her þey yapay, her þey sanal oldu modernleþtik sözde, teknolojik konfor tavana, mutluluk tabana vurdu bir yanýmýz harikalar diyarý, diðer yanýmýz düþkünler yurdu Yine de... -Umuttan gayrisi eðlemez bizi.- yitirmemek gerek umudu