Yolculuksa,
uzakta kalan saatler
her uðurlama,
buruk kokulu tütsü
hasret birikeli
suskun molalardý
saçýma düþen tütün kokusu…
insanlar, sesler, hayatlar
düþler lokomotifi
ardýna takýlý vagonlar çekiyor acýyý
camlara çarpýp dönen her ses
her þey uðultu
raylar çifte sancý
gidip dönen yalpalý…
siyanür karýþýðý k/anýmdý
bedenim kendine t/uzak
ruhum fýrlatýlmýþçasýna hiçliðe
bakýyor bir kenardan
gözlerim geliyor avuçlarýma
yanaðýn yamaçlarýna
düþüyor her bulut…
dayanýyor daðlar yarýmlýða
baþý sise baðlý yazma
kývrýlýyor Sapanca gölü hazla
öncesi Karaçam
orman ne çok ev saklamýþ kuytularýna
ahþap rüyalý kurt yeniði canýna…
göl hüzün sürmüþ yüzüne bugün
dolayýp diline yanýk bir türkü
karanlýk sürüp yüreðine
tünelden geçiyor umut denen
sevgilinin sesinden
ýþýða sarýlýp çýkýyor da
nedendir sol yanýmdaki bu acý
bu karanlýk, bu körlük
gözlerimin tüneli saralý…
doðanýn çýplak teni yaðmur kokusu
dere hemen raylarýn yaný baþýnda
aðaçlar örtüyor ayýplarýný
seviþmez acýyla mutluluk oysa
hýzla geçiyor pencerede zaman
vakit yok þu an acýdan aþka…
bütün yollar ilhamken
söz söz uzar raylar
içi çýðlýk çýðlýk anne
dili býçak kesiði
sýrtý kambur dert
geride kalan yaným
dördüncü pulman otuz numara
yüzüm cama akan yansýma…
yol bitti
nice hayat geçti
savrularak tren dumanýnda
uðultu uðultu insan
hayat safha safha
gözlerimin ýslaðý raylarda
ellerim hüzünden bavul
kendine inen bir yolcu…
benliðimi su bilirim
son damla sanarak kendimi
bir yol hikâyesi bu
yazarý anagnorisis
kendine yabancý
akar içimdeki aþina
gerçek kimliðine yasla…