bir hiç’ lik
bin hiç’ lik doðurdu
gözleri kamaþtýran karanlýðýnda
deryasý çalýnmýþ
soluða çýrpýnýyorken göz bebeklerin
sana aðlama diyemem çocuk
göðsünden sökülen kalbini
kim tutabilir ki kendi ellerinden gayri
ayazýn solmayan cam parýltýsýnda
ölüm gibi, ö l ü m s ü z oldu acýlarýn
adressiz mektuplarla
yorgun, yaþlý bir ömür gönderildi sana
demlenmiþ uzaklarý
anlatmak nasýldýr oburca yaþayana
betimleyemediðin gün kördüðümün
gülüþlerin / tutmamýþ bir aðaç aþýsý
insan kalamadýðýmýz
yaþamýn sesini yok eden naralar/dan
arta kalan
yarým kalan bir simitti yaþam
ellerinde açýlan boþluðun yarasýndan
tercümesiz duygular üþüþüyor beynine
bundan böyle yol iþaretlerin
sin ile dam altý
attýðýn taþlar/ arasýnda kaybolacaðýn
ayak izlerin yaþamýn akýþýna ters
bahþedilenin
biraz selvi çokça toprak kokusu
içinde büyüyen çölde
soluðundan nemalanan
gün be gün çoðalan vahanýn serabý
ve daimi misafirin görkemli yalnýzlýðýn olacak
içinden düþtü harflerin
ne yazmaya ne okumaya eksik alfeben
Hâdiye Kaptan