Emel
ben yorgun bir hatýra defteriyim,
içim güz alevi..
mükerrer vakitlerden geçtim.
gördüm ki,
bir menekþe düþüvermiþ topraðýna,
bir kýz çocuðu kapanmýþ yüzüstü hayata.
Emel!
Emel’in gözleri kýsýktý
ve sesi ufacýk titremelere gebe.
saçlarý uzundu,sancýlarý gibi.
üzerinde bir hal vardý ki,
on beþ deðil,
defalarca gelmiþ de gitmiþ bu hayata sanki.
ben aðrýlý bir günceyim,
içim ölüm sancýsý.
yüreðimde iþli bir kýz çocuðunun diz yaralarý,
diðer yüzümde ise onun tüm hayal fragmanlarý.
Emel!
yalnýzlýklar senfonisiyle büyüdü,
bir de benimle geceleri.
mutaassýp bir coðrafyanýn,
kanayan bir yarasý oldu bazen.
bazense,
kýrsal bir sancýsý yaþamýn.
oysa ona öðretildiði gibi,
ergenlik dönemine has deðildi ’adet’ aðrýlarý.
adettendi,
gözleri göðe açýlsa Emel’in,
baþý kalksa yukarýya bir soluk kadar;
ölüm haktý.
adettendi,
nefsine köle olmuþ bir bey oðlunun,
kirli elleri deðse Emel’in süt beyazý çocukluðuna;
Emel,çocuk deðil
bir koca ah’tý.
adettendi yine,
Emel’ler, emeller içinde kaybolacaksa,
gözler görmez,vicdanlar duymazdý.
ben nice Emel’lerin öyküsü,
kan yoluyla susturulup,
bir tahta rafa kaldýrýlmýþ
yarý çýplak bir vicdanýn ürünü.
bu coðrafyada üç gün aðladýlar Emel’e,
oysa ben her gün aðlýyorum,
o benim kimliðim,
o benim güncem,
o benim!
- abdullah cemek
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.