Kemiş
hiçbir þey renksizdi
ve içbükey oyunlarla kabuklanýyordu hayat
ben o kabuklardan arta kalan zamanlarda
ateþteki yemeði taþýrýyor
ve pantolonlardaki çift çizgiler üzerinde
uzmanlaþýyordum kocama çaktýrmadan
makinedeki çamaþýrlarý asmayý unutup
gri koltuklar
ve kendini tekrarlayan birkaç kitap üzerinde
döngümü kýrmaya çalýþýyordum
yine ayný kabuklardan arta kalan zamanarda
çözülmek istemiyordu Kafka
ve hala
gölgelere güzel giysiler giydiriyordu Gongora
sonbahar geliyor
elbisesi yaz bir vücudu döküyordum
aynalarýn önünde
giremediðim denizleri, dokunamadýðým balýklarý
ve döküntülerime kurban etmemek için
kýrdýðým allý pullu anýlarý
misal kapadýðýmda gözlerimi
yiyemiyordu yine annem bensiz inciri
ve yapsam dolmuyordu içimin çekirdeði
öyle iþte
hiçbir þey renksizdi ben yokken
ve polis arabalarý, ambulanslar..
sokak seslerini korkutan kýrmýzý-mavi ýþýklar
yanýp sönüyordu pencerenizde
fakat gölge etmiyordu artýk melankolim
yeryüzünün o renkli ölüleri üstüne
siz uyuyordunuz
benim ise içimde uyanan birileri hep oluyordu
Baudelaire’nin mezarý
Beethoven, Bach, Chopin
Buddy Rich..
kahvaltýya oturuyorduk hep birlikte
ve görmeye baþlýyordum hiçbir þeyin rengini
siz ölüyordunuz
avlumuza dökülüyordu hayatýn kemikleri
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.