- 1220 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Babama Masallar - II
Freud’un ‘kız çocukları babalarına aşıktır’ cümlesini onaylarcasına yine sana dokunuyorum içtenliğimle.
Mütercim cümlelere ilişmeden dokunmak istedim bu sabah senden kalan mektuplara.
"evvela selam eder gözlerinden hasretle öperim kızım" diyor ellerinle dokunduğun ilk satırların.Özlemin yüreğini burkan cümleleriyle sıralamışsın bir bir
mülteci kederine denk edip postalamışsın hasretini sepya renkli kırık tebessümünle. "havalar çok sıcak buralarda. dayanılır elbet dayanılır da bu sıcaklığa hasretiniz olmasa"
Dokundukça beyaz kağıda kırıcı bir yalnızlığın gölgesinde zayıflatıyor cümlelerin ruhumu.Mütemadiyen adını giyniyor dudaklarım.Ben ve yokluğun kirpi gibiyiz.
Sokuldukça yanan uzaklaştıkça ürpererek üşüyen!
Hani eve dönüş saatlerinde pencereden akşam sızıyordu ya o vakitler dünya ile aynı yaşta, aynı telaştaydım tüm çocuklarla.Bayram sevinci gibiydi dönüşlerin
basamaklarda duyumsarken soluğunu poşet hışırtılarıyla.Belki pembe değildi sokak kapımız ama serçelerin çığlığı daha özgürdü sanki.
Uzun zaman oldu gelmeyeli sılaya.nedenine gelince,
Ne bileyim işte çocukca istekler ağlaşıyor içimde.
İstiyorum ki kapıyı açan sen ol, istiyorum ki sımsıkı sarıl boynuma.Ellerinden öpmek istiyorum mesela.Bana hiç baş parmağını sallamayan ellerinden.
Mesela anlatmak olan biten ne varsa öğüdünle toparlanmak en sonra.
Baba"M" demek istiyorum mesela.Ne çok yakışıyor M harfi sana bir bilsen.Uzun zaman oldu birlikte gülmüyoruz mesela.
Bir bilsen acını derinlerde yaşasam da ikimiz hiç gitmiyor aklımdan.C/ismini bilmediğim şiir
kayalıklarında apaçık ortadayım nehirler taşarken gözbebeğimden.Küflenmiş ekmek gibi keşkelerim.Ne kadar kısık çıkıyor sesim ,ne kadar hata yapmaktan korkuyorum sen
olmayınca.Muhafazakar bakıyorum hayata sen gibi.Ezberlenmiş cümleler sıralıyorum kendimden kaçarcasına.
Biliyor musun aklımdan çıkmıyor o beyaz gömleğin.Ne denli aykırı ne denli yakışıksızdı sana.Ve sensizliğin ne denli ağır olduğunu öğretti bana.
Kendinden emin uyuyorken çıkından kundağında, ö harfi öyle iğreti durmuştu ki mağrurluğunda.Aldırış etmeden sarıldım sarıldığımca.Umuttu belki de dönüşün adımı sayıklayarak duyularıma.
Bilseydim özlemin bıçak sırtı acısını daha çok daha çok sarılırdım rüzgarla oynaşan teninin soğukluğuna.
Biliyor musun gördüğüm hiç bir adamı benzetmedim sana.Hiç bir kokuyu kokuna değişmedim, hiçbir bakışı yeşiline gözlerinin.
Mustarip bir sükûn kıvrılmış yutağıma.Baktığım her yere öyle uzak öyle yakınsın ki.Tıkanıyor yutkunamıyorum hayratları çalınmış sükûnumuzdan.
Korkuyorum burada.Bu koca kalabalığın ıssız ıslıksız ormanında.
Takvimler arasında gezeli beri cesedinin üzerinden konuşuyor saatler dakikalar.Bize seçilen kaderi solumaktan başka çare varmola!
Yinede sana milyonlarca kez şükranlarım var.Adil olmayı ,zulme karşı koymayı,doğruyu yanlıştan ayırmayı öğrettiğin için.
Akvaryumda yaşamak gibi yaşamaklar var burada balık misali.
Yazık ki hafızamız silmiyor hiçbir şeyi geçmişle hasbihal ağıdımız var şivan dilinden.
Şimdi dokunmak vardı ebruli tenine
şımarmak ak ellerine
yürümek gözlerinin yeşilden köprüsünde
sonra acıklı bir masalın zin’inden nasiplenirken düşlerim
duyularıma dökülse esin bir katre
öksüz rüzgar misali
yanmaya nazır sözcüklerle yemin billahi erirdim
düş damlası olsa da şimdilik ahuzarım
serilirdim gitme diye y/önüne...
gökyüzü karabasan hayal köprülerimde
bir mavi
bir yeşil dökülsen ya fecrime
ömrün ömrüme bu denli sarılmışken
yonta yonta yokluğununun içini hüzzam kaidelerle
sana varan yolları tersinden sendeleyerek yürürken
yoksul yağmurların yaşını biriktirdim avuçlarımda
boylu boyunca yattığın gül ağacına dökeceğim
söz sana pınar olamayacak tek sözüm
derin derin konuşmayacak gözüm
yeter ki sen otur bıraktığın boşlukta
sabrederim illaki karakalem acemi
vurulurum da düşmem gidişinin kurşunlarına ...
Baba "M" şimdi dokunmak vardı nasırlı ellerine
kutlu günlerin 6 yıllık özlemiyle...
Şimdi mektubunla siliyorum ıstırabın yaşını.
Babam kaldırsan ya sözüm yaşını....
Hazal Karadağ
YORUMLAR
Tüylerim diken diken. Hani burnu sızlar ya insanın, bir yerden sonra öyle oldum işte. Gözler zaten söz dinlemiyor. Öyle içtensin ki. Öyle iç. Öyle derinden ki kelimelerin. Her bir cümle her bir kelime her bir harf birer el olup okşuyor sanki babanı. Bak yine ürperdim. Okurken çok korktum birden. Ya babamı kaybedersem. Bana yazılmış bir mektubu bile yok elimde. Boğazıma bir yumruk oturttun Hazalım, göğsüme bir ağırlık... Her bir harfine biat ettim. Nesir şiir karışmış tek bir yürek diliydi. Öyle iç. Öyle derin.
Kavurdu yüreğimi sözlerin Hazal.
Hazal Karadağ
:((
Kopuğum bugün
ince bir ipliğe bağlı sanki herbirşey
öptüm can'ım.
Eğer giden, ardında hiç silinmeyecek izler bıraktıysa aslında o hep oradadır. Tutunmuştur yüreğinin kenarına. Bazı izleri asırlar bile silemez. Ne mutludur ki, öyle derin izler bırakan babaların çocuklarıyız. Gitmiş olsanız bile, varlıklarınıza minnettarız sevgili babalarımız.
Hazal'ım, seni seviyorum ve seni sen eden o değerli adama saygılarımı gönderiyorum. Rahat uyusun, ardında bıraktığı izi derinleştiren bir kızı var...
Zeynep Süberk
Hazal Karadağ
Ya nasıl merak ettim seni ve de nasıl özledim bilsen tebessümünü.
Canım canım canım oh be.
Zeynep Süberk
Hazal Karadağ
Yokluğunda varlığında değerdir benim(bizim) için...
Seni sevmeyen kabakulak olsun emi:))
Zeynep Süberk
Hazal Karadağ
hihiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii
olmaz elbette :)))
zeynep saat yapayımmı koluna?
lütfennnnnnnnn
Zeynep Süberk
Hazal Karadağ
Taşlarım sana feda olsun ne dimek:))
danımın iti benim:))
Angie
bu arada yazının hüznünü ancak dağıtıp öyle geldim.
ikinize de sinir oldum haberiniz olsun. hadi bilin niye :p
ıyyyyyy