- 1132 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ 29
Huzur evinde akşam olmuş herkes yemeklerini yemiş, çaylarını içiyorlardı. Yaren ile Rıdvan, elele salona girdiler. İkisinde çok mutluydular, yüzlerinde kocaman bir gülümseme ile salondaki arkadaşlarına baktılar. Rıdvan önce öksürdü sonra sesini ayarlayıp, salona seslendi.
-Arkadaşlar beni dinler misiniz?
Salondakiler duymamış, meşguliyetlerinle ilgileniyorlardı. Rıdvan elleri çırptı ve tekrar arkadaşlarına daha yüksek sesle seslendi.
-Arkadaşlar size sesleniyorum. Lütfen beni dinleyin. Yaren Hanımla benim sizinle paylaşacağımız çok güzel haberlerimiz var.
Herkes dikkatini Rıdvan a verdi. Pür dikkat ne diyeceklerini bekliyorlardı. İkisinin de ağzı kulaklarındaydı, güzel bir şey söyleyeceğe benziyordu. Hepsi eee söyleyin der gibi baktılar ikisinin yüzüne. Rıdvan çok heyecanlı ve mutluydu. Arkadaşları duyunca şok olacaktılar böyle bir şeyi hiç biri tahmin etmiyor diye düşündü.
-Arkadaşlar biz Yaren ile evleniyoruz, dedi.
Arkadaşlarının içlerinden bazıları
-Sonunda evleniyorsunuz he, geç bile kaldınız.
Deyince Rıdvan şaşırırdı.
-Nasıl yani neden şaşırmadınız. Neden AAA hiç tahmin etmiyorduk. Bu nereden çıktı, hayırlı olsun demiyorsunuz? Diye sordu
Rıdvan arkadaşlarından şaşırma tepkisi beklerken, kimsenin şaşırmamasına kendisi şaşırmıştı. Neler oluyor bunlara diye düşündü. Huzurevinde ki arkadaşları Rıdvan’ın şaşkın haline bakıp güldüler.
-Ne ye şaşırıyorsun arkadaşım biz zaten aranızda bir şeyler olduğunu anlamıştık. Siz ne zaman söyleyeceksiniz bile bekliyorduk. Onun için şaşırmadık hayırlı uğurlu olsun, ne zaman evleniyorsunuz?
Diye sordular. Rıdvan diğer haberi duyduklarında şaşıracaklarından emindi. Rıdvan tekrar onların şaşıracağına emin sözüne devam etti. Yaren’e baktı, sanki onu sıkılmış ve utanmış gibi gördü. Elini sıkıca tuttu ve sıcacık gülümsedi.
-Peki, Sapanca dan ev aldığımızı biliyor musunuz? Deyince arkadaşlarının şaşkın bakışlarını görünce sonunda onları şaşırttım diye düşünüp keyiflendi. Sonrada zafer kazanmış edayla devam etti.
-Evet şaşırdınız biliyorum. Düğünden sonra orada yaşayacağız yani Sapanca da yaşayacağız. Evin biraz tadilatı var, tadilat bitince düğün yapıp taşınacağız sizi de bekleriz. Tadilat bir ay falan sürer yani düğünde bir ay sonra, Müdür izin verirse buranın bahçesinde yapmayı düşünüyoruz. Değil mi Yaren? Dedi sonrada Ahmet’e bakıp.
-Ahmet’çiğim çifte düğün yaparız sende Gül hanımla evlen artık ikimizin düğününü beraber burada yaparız. Dedi.
Ahmet kederli bir yüz ifadesiyle Rıdvan ile Yaren’e baktı. Sonra bir Ahh çekti ve konuşmaya başladı.
-Rıdvan’cığım bizim Gül ile evlenme işimiz iptal edildi. Yani biz evlenmiyoruz, dedi.
Ahmet herkesi şaşırtmayı başarmıştı. Tüm huzurevi sakinleri başlarını Ahmet’in bulunduğu yere doğru çevirdiler. Ahmet çok üzgün görünüyordu. Bir çok ağızdan AA ve vah vah dediler. Herkes sebebini merak ediyorlardı, sordular ama Ahmet cevap verecek halde değildi. Dokunsalar ağlayacaktı nerdeyse. Rıdvan arkadaşına çok üzülmüştü. Yaren den ayrılıp arkadaşının yanına gitti ve arkadaşının omzuna sevgiye vurup yanındaki sandalyeye oturdu.
-Anlat bakalım arkadaşım neler oluyor. Siz birbirinizi çok seviyordunuz ne oldu da evlenmekten vaz geçtiniz.
-Rıdvan, ben evlenmek istiyorum aslında Gül de evlenmek istiyor ama beklenmedik olaylar oldu. Evlenme işi de yattı.
-Anlatmak istersen dinlerim hatta yapabileceğim bir şey varsa yapmaya hazırız.
Dedi Yaren de yanına gelmiş masaya arkadaşının yanına oturdu. Ahmet anlatmak için derin bir nefes aldı ve başladı.
-Arkadaşlar Gül’ün bir kızı var. Evli kızı çalışıyor, eşi de subay yani asker. Tayinleri çıktı, başka şehre gidecekler.
-İyi Ahmet Bey gitsinler arada sizde gider ziyaret edersiniz. Kızının evliliğinize razı olduğunu söylemiştin. Şimdi ne oldu.
-Yaren Hanım, kızı hamile oralarda tanıdıkları yok diye çocuğa kim bakacak diyorlarmış. Annesini de beraberlerin de götürmek istiyorlar. Gül önce itiraz etti gelmem dedi ama söz konusu torun olunca gitmeye razı oldu. Bizde ayrıldık.
-Seni buraya bağlayan bir şey yok değimli Ahmet’çiğim bildiğim kadarıyla çocukların yurt dışındalar. Sende onların yaşayacağı şehre git, onlara yakın bir ev tutarsınız. Bebeğe birlikte bakarsınız, sende dede olursun.
-Rıdvan’cığım bende bunu söyledim ama kızı ile damadı, annem yanımızda yaşayacak. Gecede anneme ihtiyacım var diyor. Ben anlamıyorum bu evlatları, önce onlara bak büğüt sonra da onların çocuklarına bak. Kendin için yaşama hep çocukları, torunları düşün bu olur mu ya. Bizlerin kendimiz için yaşamaya hakkımız yok mu? Dedi.
Yaren ile Rıdvan arkadaşlarının bu haline çok üzüldüler. Bir şeyler yapmak lazımdı yoksa arkadaşına ve Gül’e yazık olacaktı. Rıdvan Gül Hanımın kızı ve damadıyla konuşulması gerettiğine iyice kanaat getirdi.
-Ahmet’çiğim Gül Hanımı ara yarın akşam onlara misafirliğe geleceğimizi söyle. Ben bu sorunu çözeceğim, ağızlarından girip burunlarından çıkıp onları ikna edeceğim. Üzülme sen arkadaşım biz o kızı sana alacağız, dedi.
Arkadaşının omzunu sevgiyle sıktı. Ahmet biraz rahatlamıştı. Telefondan Gül’ü aradı. Rıdvan ve Yaren’in söylediklerini anlattı ve yarın akşam onlara geleceklerini söyledi. Gül kızına anlattı hemen konuşulanları ve gelmek istediklerini söyledi. Kızı misafire gelme denmez buyursunlar demiş. Yarın akşam Rıdvan, Yaren ve Ahmet üçü Gülün kızına gitmek için anlaştılar. Kızı akşam yemeğine beklediklerini söyledi. Yaren, demek ki görgülü ve makul insanlar diye düşündü. Onları ikna edeceklerine emin olmaya başladı.
Ertesi akşam olmuş hazırlanıp, Gül’ün verdiği adresin kapısına vardılar. Yaren çok şık bir etek ve bluz giymişti. Rıdvan ve Ahmet de takım elbise giymişlerdi, hepsi iki dirhem bir çekirdekti. Elleri boş gelmemişlerdi gelirken çok lüks ve tatlılarınla ünlü tatlıcıdan baklava aldılar. Ahmet bir de güzel bir çiçek yaptırmıştı. Üçü de kocaman bir oh çekip kapının ziline bastılar. Kapıyı Gül açtı, yanında kızı ve damadı vardı. Üçü de güler yüzle karşılamışlardı, içeriye buyur ettiler. Üç arkadaş içeri girdiler, Ahmet elindeki baklavayı Gül’e verdi. Çiçeği de Gül’ün kızına verdi. Kızının karnı burnındaydı doğuma az kaldığı belliydi.
Hep birlikte salona geçtiler, hoş geldiniz fazlından sonra hep birlikte sofraya geçildi. Sofra çok güzel ve zengindi. Çok özenle hazırlanmış ve yemeklerde çok güzel ve lezzetli gözüküyordu. Sıradan hoş ve güzel sohbetlerle yemeklerini yediler. Rıdvan ve Yaren, Gül’ün kızını ve damadını beğenmişlerdi. Kültürlü olgun insanlardı, onların makul ve mantıklı karar vereceklerinden emindi. Düzgün ve yerinde konuşmak gerekiyordu. Yemek yendikten sonra Yaren de yardım ederek üç bayan sofrayı topladılar. Mutfakta kahveler yapıldı. Salonda kahveler içilmeye başlandı.
Rıdvan konuya girmeye başlamıştı. Konuşmaya tayinlerinden ve askerliğin çok zor bir meslek olduğundan bahsetmeye başladı. Sonra da Yaren taşınmanın zorluğundan, hamileliğinden, çocuk büyütmenin ve zorluğundan, yoruculuğundan bahsettiler. Sonunda konuya girmişlerdi. Rıdvan izin isteyerek konuşmaya başladı.
-Bakın arkadaşımız Ahmet’i yıllardır tanırım çok iyi bir insandır. Burada tek başına yaşar, çocukları yurt dışında yaşıyorlar. Yani burada sorumlu olduğu ve ayrılmasını engel olacak kimse yok. Sizin tayininizin çıktığı yere gelebilir. Gül Hanımla birbirini seviyorlar. Lütfen öyle bakmayın bu yaşta aşk, sevgi olur mu demeyin? Bakın bizde evleneceğiz, bizde birbirimizi seviyoruz. Bir ay sonra Ahmetlerin düğünüyle birlikte çifte düün yaparız diyorduk. Sonra bu olayı duyunca üzüldük.
Dedi ve Yaren’in elini tuttu sıkıp bıraktı. Gül’ün kızı söze girdi ve konuşmaya başladı.
-Bizde Ahmet Beyi severiz daha önceden tanışmıştık. Bildiğiniz gibi doğumuma az kaldı benim ilk çocuğum ve anneme ihtiyacım var. Çalışıyorum iznim devletin tanıdığı altı ay sonrasında el kadar bebeği güvenip kimseye bakması için bırakamam. Annemin bakmasını istiyorum ve evimde bakmasını istiyorum, el kadar çocuğu her gün uykulu dışarı çıkarmak istemiyorum. Geceleri de anneme ihtiyacım olacak onun için annemin bizimle birlikte yaşamasını istiyorum, dedi.
Yaren, Gül’e baktı çocuk gibi sezsizce konuşulanları dinliyordu. Dem ki yaşlanınca çocuklar anne baba anne babalarda çocuk oluyor diye düşündü. Çocuklar anne ve babaların hakkında kararlar veriyorlardı. Bu çok acıydı ve anne babalar, bu yaşta bile olsan çocukları ve torunları öncelikleri oluyordu. Yaren’in içi acıdı ve bu böyle olmamalıydı. Gül’ün de kendine ait bir hayatı olmalıydı o da mutlu olmalıydı. Kendi evi olmalıydı bunca yıl kızından ayrı yaşamıştı bunca yıldan sonra bu evde eğreti gibi bir hayat sürmemeli diye düşündü. Ne olursa olsun ikna etmeleri gerekiyordu ve sözü aldı.
-Bakın efendim, haklısınız ama sizinle aynı apartmanda veya yakın apartmanda ev tutarlar. Ahmet Beyin emekli maaşı var bildiğim kadarıyla Gül Hanımında var maddi bir sıkıntıları olmaz. Hem çocuğunuzun birde dedesi olur ne güzel işte. İkisi birlikte torununuza bakarlar, hem Gül de çok fazla yorulmuş olmaz birlikte bakarlar güzel güzel, dedi.
Damat ile kızı sanki ikna olmuş gibilerdi. Makul karşılamışlar gibiydi. Birbirilerine baktılar.
Damat karısına bakıp.
-Aslında olabilir, annende çok fazla yorulmuş olmaz. Hem ayrı evde olmaları da iyi bizimde hayatımız eskisi gibi devam eder. Hem bebeğimizi de güvenli ellerle teslim edeceğiz. Ben Ahmet Abinin iyi bir insan olduğunu biliyorum. Bence mantıklı ne dersin hayatım, dedi.
Kızın kabul etmekten başka çaresi kalmamış gibiydi. Annesine baktı annesi kızının gözlerinin içine bakıyordu ne olur kabul et dermişçesine. Ahmet Beye baktı, o da gözlerinin içine bakıyordu yalvaran gözlerle. Ahmet dayanamadı ve
-Ne olur kızım öyle yapalım anneden beni ayırma onu çok seviyorum o da beni seviyor. Bu yaştan sonra yaşayacağımız bu kısacık ömrümüzde mutlu olalım. Hem benim çocuklarım torunlarım uzakta senede bir kez bazen geliyorlar bazen gelemiyorlar. Evlat ve torun özlemimi sizinle geçireyim, benimde bir ailem olsun, dedi.
-Ne olur kızım emin ol Ahmet de torunuma benim kadar iyi bakar hem evinizin düzeni bozulmamış olur. Hem de birbirimize ihtiyaç duyduğumuz anda çok yakın oluruz birbirimize, dedi Gül kızına.
Kızı da baktı ki herkes aynı şeyi istiyor kabul etmekten başka çaresi kalmadı.
-Tamam, öyle olsun. Haklısınız en doğrusu bu hem annemle Ahmet abide ayrılmamış evlenip mutlu olurlar. Dedi.
Ev bir anda bayram yeri gibi oldu Ahmet ile Gül çok mutlu olmuşlardı. Herkes çok mutluydu, Gül ile Ahmet birbirine sarıldılar. Kızı ve damadına teşekkür ediyorlardı durmadan ikisi de minnet duyuyorlardı. Rıdvan ile Yaren arkadaşlarına ve ev sahiplerine sarıldılar tam bir sevgi seli yaşanıyordu. Rıdvan arkadaşı Ahmet’in omzuna sarılıp.
-Bir ay sonra çifte düğünümüz var, dedi.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
14.06.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Hepsini okuyamadım ama okuduğum bölümler çok keyifliydi. İlgi çekici oluyor, keyifli oluyor yazılarınız.
Kutluyorum, sevgilerle
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
seni sayfamda görmek beni mutlu ediyor
sevgiler
glenay
Çok teşekkürler,
elimden geldiğince geleceğim,
iyi akşamlar..
efendim yazı aynı tadında devam ediyor bizlerde beğenerek okuyoruz siz bu işi hakkıyla beceriyorsunuz kutlarım sizi saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Yine güzxel bir bölümdü ve hızla devam ediyotr. Bakalım meraktayız. Tebrikler Eray Hanım. Saygılar...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuduğunuz için teşekkürler
sevgiler selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
pembe tablolar var bölümde.İnsanlığın güzelliği,hoş görüsü bu bölümün özünde.
İnsanlar anlayışlı ve sevgi dolu olsalar hayat daha anlamlı olurdu.
kaleme sağlık.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
:)))
İnsan yazılanları okuyunca konu ile alakalı anıların sayfası otomatik olarak açılıyor ve başlıyor eski bir filmin siyah beyaz ışıkları parıldamaya cam yüzeyde.
Bizim mahallede de bir Ahnet amca vardı.
Kadınlar dedikodu edelerdi hakkında "hanımı öldü ya evlenmek istiyor daha bir sene yeni doldu , ayyy saçlarını da boyamış...kat elbiseyle geziyor valla sağlıklı adam bence ..kiz Halime verelim seni bu adama,bak arabası vaar, evi vaaar......." Abla bula bula bana onu mu reva gördünüz evi vaar arabası vaaar ama üç de çocuk vaaar ..."
Valla ısmarlama da olsa ,ithal da olsa bir çocuk için dede çok önemli ve gerekli.
Selam ve saygı ile tebriklerimi sundum değerli yazar.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
peki bizlerde çifte düğüne davetlimiyiz...usta. çok içtendi sevgiler can......
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Yine çok güzel bir bölüm okudum.Çifte düğün zannederim olacak.Çalışan anne ve çocuğu her zaman kanayan bir yara o konuya değinmen güzel olmuş.Benim oğlanın bakıcısı vardı Ayten, oğlan büyüdü
ama; ayten tutturdu evlendirmeden oğlanı bu evden gitmem diye evin insanı gibi oldu Ayteni de bir düşün ne dersin.Selamlar gönderiyorum....