Şiir Günlüğüm/ 3. BÖLÜM ( Anlamaya Çalışma)
Evlendiğim zaman eşim, Akçakoca Deredibi Köyünde öğretmen olarak görev yapıyordu. !8 yaşında genç bir hanım olmakla birlikte, eşimin öğrencilerinden biri gibiydim. Arada bir çocuklarla, birlikte , ip atlar, top oynardık… Okulda yapılan bütün faaliyetlerin hemen hepsinde yer alırdım… Resme kabiliyetim olduğu için, yaptığım resimlerin yanına belirli gün haftalarla ilgili şiirler yazılırdı.
1984 yılında Tayini Elazığ’a çıkınca ve kızımın dünyaya gelmesi sebebiyle belki de. defterimde 1988 yılına kadar kayıtlı şiirim bulunmamaktadır. O zamana kadar hiçbir şey yazmadım mı yoksa yazdıklarımı kağıtlarda unutup da attım mı onu da bilemiyorum…
Seksen sekize ait tek şiirim var, neye binaen yazdığımı hatırlamamakla birlikte bir arayış içinde olduğuma işaret etmektedir…
‘’Bir zamanlar bir şey vardı benliğimi sımsıkı saran’’ diye başlayıp şöyle devam ediyordu;
….
Ne vakitti bilmiyorum zaman sınırsız
Dün evvelki gün geçen hafta
Belki bir ay, bir yıl , bir asır
Bir şey ki! Kişiliğimle beni benden eden! ( 5 Kasım 1988)
Boşluk duygusu ve huzursuzluk iki şeye delil gösterilebilir; Hayata dair beklentilerine ulaşamayıp hayal kırıklığı yaşamak. İkincisi ise, Manevi alem yani iç dünyasında oluşan boşluk. Ki; bu da inandığı şekilde yaşamayışından kaynaklanmaktadır çoğu zaman… Adını koyamadığı bir hal ile karşı karşıya kalan insan, hayali bir dünyanın içine doğru sürüklemeye ve adını bilmediği olgunun peşinde bir dünya kurmaya başlar.. Hayalperestlik eser demlerinde… Bunu genellemek ne derece doğru olur bilemiyorum kendi yaşadıklarıma binaen bu tespiti yaptım… Belki başkalarında başka türlü baş gösterir… İçinde barınan yoğun duygular yazmaya sevk ediyor, yazmayı seven insanı…
Etrafımızdaki insanların ne durumda olduğundan çoğu zaman habersiziz. Farkına vardığımız değişikleri de kendimizce adlandırır özünde yaşadıklarının neler olduğunu ise bilmeyiz… Hareketlerinde; ani değişikler gözlenen, günden güne içe kapanan, fevri hareketler, ani çıkışlar ve benzeri durumlar çoğu zaman, sesi kısılmış yardım çağrısı olabileceğini unutmamak lazım… İdrak edememek, umursamamak sevdiklerimiz diye adlandırdığımız insanları zamanla kaybetmemize sebep olabilir.. En azından duygusal olarak… Çare olunamazsa da yanında olmak gerekmez mi?
Bu nasıl şiir günlüğü! Adı ‘’nasihatler yazı dizisi’’ olsaydı düşüncesi geçebilir akıllardan. Anılar; sadece hatırlandığında gülünen ve hüzünlenen olaylar olmasa gerek. Bir şeyler alıp çıkarmak ve onu da paylaşmaktır kanaatimce…
Gerek başkalarının , gerekse bizim için hayat, başlı başına nasihat değil midir?
Devam edecek…
Aysel Bahram
YORUMLAR
Anlamaya çalışma...Bir çeşit empati sanırım.Empati bir hemcinsimiz için kurulursa başarılı olunabiliyor ama, karşı cinsten birine karşı kurulacaksa eğer bu çok zor işte...Çünkü cinsiyet değiştirmeden her ne kadar empati kurulur ise kurulsun cinsiyetler, düşünce yapısı değişik...hafıza örgüsü, hissediş ve duyum farklı...Ama en azından anlamaya çaışma da hareketlerimizi sil baştan düşünce imbiğinden geçirme çabası...umut var demektir hala...Güzeldi...Var olunuz...Saygılarım sonsuz...
Gül Şehri
Çok teşekkür ederim selam ve dua ile...