- 599 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KURTAR BENİ- 14
Eve girdiğimde, evimi özlediğimin farkına varmıştım. Kaplumbağanın evi ne kadar değerliyse benim içinde aynı şey geçerliydi. Gerçi onlar bu konuda hem şanslı, hem şanssızdı. Manevi değerinin yanında epey de güç sarf ediyor olmalılardı. Biraz özlem giderdikten sonra nedense yine çok yalnız hissettim. Annemle uzun uzadıya konuşamamıştım. Onun da beni çok özlediğini biliyordum. Telefonla arar aramaz hemen açtı. Telefonu kapattığımda, epey konuştuğumuzu fark etmiştim. Camları ve kapıları açtım. Havasız kalmıştı ve benim baş ağrımın yine gelmekte olduğunu hissediyordum. Mutfağa girdim. Dolabı açtım, buzdolabım kıtlık çeken fukaranın dolabı gibi bomboştu. Üzerime rahat kıyafetler giyerek, alışverişe gitmeye karar verdim. Kısa bir yürüyüş, baş ağrısını da engelleyebilirdi belki. Hava kararmıştı. Yine de ana cadde kalabalıktı. Yaz günü olması nedeniyle insanlar yavaş yürüyorlardı. Çoğunun yanında insanlar vardı. Seslerini duyuyor ve kıskanıyordum.
Markete girdim ve can sıkıntısından alış veriş yapmaya başladım. Aklıma ne geldiyse sepete koyuyordum. Kasaya geldiğimde, fazlalıkları bırakmak için artık çok geçti. Bozuntuya vermeden aldığım ürünlerinin ücretini ödeyerek marketten çıktım. En az iki ay yetecek kadar yiyecek, kuru gıda ve ıvır zıvır dolu poşetlerle eve döndüm. Yalnızlık, insanlara neler yaptırıyordu. Yaşım henüz genç olduğu halde kendimi bu kadar yalnız hissedebiliyorsam, ümidini yitirmiş, yalnız kalmış insanların durumunu düşünemiyordum bile. O anda karar verdim. Yaşam sadece ev ile iş arasında devam etmiyordu. Dışarıda, capcanlı bir hayat vardı. Ne yazık ki ben bugüne kadar göz ardı etmiştim. İnsanlarla mesafeyi korumayı seviyordum. Daha açıkçası yakınlaşmalarına izin vermiyordum. Bu durum hem iyiydi, hem de kötü. İnsanların sıkıntılarını dostlar alırdı. Mahalle komşuluklarında böyleydi. Onlar farkında olmadan, bir nevi psikologluk yapıyorlardı birbirlerine.
Ertesi akşam için kafamda program yapmaya başladım. Uzun süredir sinemaya gitmediğimi hatırladım. Adliyeden bir sürü avukat arkadaşım vardı. Yaşıtlarım olan bir iki kişiyle yapı olarak kısa da olsa sohbetlerimde bunu anlamıştım. Ertesi gün için işlerimi bir kenara öteleyip Müge’ yi ziyaret etmeye karar verdim. Akşama da sinema salonuna tek başıma girecek ve keyfini çıkaracaktım. Planlarımı bitirdiğimde, karnımın hâlâ aç, baş ağrımın da kendiliğinden geçtiğini anladığımda, kendi kendime gülümsedim. İnsan vücuduna ve beynine akıl erdirmek çok güçtü.
Saat epey ilerlemişti. Aldığım yiyeceklerle kendime sandviç hazırladım ve yedim. Uykum gelmişti. En doğrusu da uyumaktı.
Ertesi gün, daha neşeli, daha özgüvenli olarak giyindim ve işe gittim. Çok fazla işim yoktu. Büroya gelen yeni avukatlar, bana pek iş bırakmıyorlardı. Hevesli ve benden daha gençlerdi. Onlara her bakışımda, benim buraya ilk geldiğim zamanlardaki halimi görüyordum.
Kartvizitlerin arasından Müge’nin kartvizitini buldum ve aradım. Telefonda kendimi tanıtınca çok şaşırdı. Sanırım, dış görünüşümden çok soğuk biri olduğumu düşünüyor olmalıydı. Ziyaret etmek istediğimi söyledim ve kapattım. Sanırım hem sevinmiş, hem de şaşırmıştı. Cıvıl cıvıl bir sesi vardı. Tam da benim aradığım gibi. Karamsarlıktan kurtulmalı ve hayatın içine sosyal yaşamın içine girmeliydim.
Bürosuna gittiğimde beni bekliyordu. Başlangıçta “ siz-biz” li başlayan sohbetimiz iyice koyulaşmıştı. O da benim gibi bekârdı. İstanbul’ da yaşamaya alışmıştı. Faal biri olmalıydı. Konuşmayı seviyor, dinlemesini de biliyordu. Saatler, su gibi akıp geçmişti. Tam kalkarken aklıma birden akşama sinemaya gideceğim geldi. Tek başına çok sıkıcı olacaktı. Ondan emindim.
- Akşam planın var mı Müge?
- Yok şimdilik.
- Sinemaya gideceğim. Benimle gelmek ister misin?
- Tabi gelirim Aysu. Filmin adı ne?
- Karar vermedim. Özel bir film yok aslında. Salonda beğenecektim.
- Tamam saat kaçta buluşuyoruz?
- Akşam sekiz iyi mi ?
- Süper. Ama daha önce buluşalım. Seni çok güzel bir yere yemeğe götüreceğim. Bayılacaksın.
- O zaman iş çıkışı buluşuyoruz.
- Araşırız o zaman.
- Haydi şimdilik hoşça kal.
Rahatlamış olarak bürosundan çıktım ve büroya döndüm. Birkaç dava dosyasına baktıktan sonra hazırlandım ve çıktım yeniden.
devam edecek
Nermin KAÇAR