Ruhun Aynasından Arınma Melektiriği
hayrettin taylan
Sevgiler duvarında sana arınmanın köprülerini kurmuşlar. İki damla yetermiş köprü için ya da ömrün için.
Bizi ayırmak için sözcüklerin dil kılçığının ya da söz hançerine gerek var mı ki?
Birleştirmek için yazgımızın sessiz kitabında cümle olmak lazım.
-Korkma, ben arınıyorum. Korkuların yan anlamlarında yanaşılması zor
eylemlerin yan ürünleri var.
-Sevmek, sevilmek, gitmek, terk etmek, istemek ,istenilen olmak, gibi ikilemlerin kendi eklerinde ürettiği yan korkularımız güçlü duruşumuza aykırıdır.
-Bir daha yapar mı? Güveni kurşunlayan sorularda kalmak güçlü iradenin eseri değildir.
-Bir insan aynı hatayı yapma oranın yüzdeliği çok zayıf.
O , bir daha bunu yaparsa ya. Bu cümlenin sonuna dayanacak ünlem yok ki?
-Bir pişmanlık terazisinde yapılmış hafif kalır.Yapılan yapılmış, terk edilen terk edilmiş, işlenen günah işlenmiş, sonrasızlığı özetleyen arınıştır.
-Yalnız geldiğimiz bir dünyaya yalnız gidiyoruz. En güzel arınış da yalnızlığı yakaladığımız demlerdir.Orada yaşamınızı kirletecek olaylar , olgular, algılar, eylemler, sınırlıdır.Ya da senin elinde.
Bu demek değil yalnız olalım.Yalnızlığımız çok kalabalıksa bu daha vahim.
-Mutlu olduğunuz zamanlar dünya da mutlu.Dünya sizin kadar güzelleşir.Bakış açılarımıza güzel bakışlarımız eklenir.Güleç dünyalar sızar .Sızar çoğalırız huzura. Huzur hep sağlığa akıtır.
Bütün hastalıklar huzursuzlukla, stresle başlar. Ruhumuzu besleyen iç dengedir.İçimizi güzelliklerle, güzel niyetlerle,iyilerle, kaliteli yaşamla güçlendirip aç köpeklerin telinde duran iç çocuğumuzu sürekli beslemeliyiz.
-
İşte ana rahmi gibi hayata üreğen bir çocuk getirmeye hazır özerk dünyamız olmalı.
-Doğurgan ;ama içsel barışa ayna.Taranmış yarınlarımıza güzellik olmalı.
-İnsan kendi özüyle barışık, kendi karakteriyle barışık ve kendi bendini aşan bilinç kulesi olmalıdır.
-İnsan bir deniz ,kirlenir ;ama aklı, hisleri, algıları, dünyaya güzel bakma düşünceleri, hayalleri onları hep temizler.
Ve aslında gizli imtihanların duru dünyasındayız. Sınanmak için hayatın kollarına atılmışız.Hayat çok ferasetli bir sevgili gibi.
-Omzunu yasladığımız dünya bizi tadına alıştırır,sonra rollerimiz bizi bazen papağan, bazen sırtlan, bazen çakal, bazen aslan, bazen ürkek ceylan, bazen sinsiz bir yılan yapar.
-Zıtların dansını oynarız.Tangosu olmayan yaşamların sınırında uçurumlarımızı kapatırız.
-İmtihanlar mutlak gerçek ile kendi gerçeğimizin ince çizgilerini çizer. Bütün dünyalar bize kalem olur, bizi ince çizginin detaylarında ritüelleri benimseriz.
-Rolümüze sarılırız, sahne dışında kalanlarımızla.
İçimizde uyuyanlar var, onların uyandırılması , yarın bir yar gibidir.Bu yarına iyi yar olmak için desteklenmeyen ,faydalanılmayan içsel özneleri cümlede vurgulayarak en güzel kitabımızı yazmalıyız.
-Başarılar, zirveler, yenilgiler, hayal kırıklıkları dengemizin pin kodlarını verir. Bazen yaşam terazisinin en önemli teli kopar. İşte asıl imtihan orada başlar.Başlanamaz, olamaz, imkansız denilen anlarda içsel gücümüzle ,irademizle imtihanların karanlık hanlarında çıkmak zorundayız.
Hayat tesadüfleri sevmez.Bu dünya tesadüfen yok.İnsan tesadüfen yaratılmadı. Özümüz bir gerçek üstüne kurulu.
-Gizli ve açık görevlerimiz sınanmışlarla , yaşanmışlar arasında.
Yüz akımız, doğru adımlarımızda, hayatı doğru algılamamızda, kulluk imtihanın derslerine seviyelice çalışmamızdadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.