- 1090 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cennet Kimlerin Yurdu?
Birçok insan Allah’ın sınırları içinde yaşamadığı, O’nun rızasını gözetmediği halde "iyi bir insan" olduğunu, kimsenin kötülüğünü istemediğini ve kötülük yapmadığını, bu nedenle de cennete gireceğini düşünür. Bunlar kuşkusuz güzel ahlak özellikleridir ancak Kur’an’daki gerçek iyilik kavramı yalnızca bu özelliklerle sınırlı değildir. İyilik, zaman zaman ya da kişi istediğinde yapılan bir eylem değil, bir ibadettir. Ve bu ibadet müminin tüm yaşamını kapsar.
Bu düşünce, Kur’an ayetlerinden habersiz olmanın getirdiği cehalet nedeniyledir. Bu çok yanlış bir din anlayışıdır; adeta Evanjeliklerin inancı gibidir. Evanjelik inancına göre insan, her ne günah işlerse işlesin, Hz. İsa (as) onun günahlarını aldığı için cennete gideceğini düşünür. Böyle düşünen insanın, yapamayacağı hiçbir şey olmaz; her şey serbesttir. Oysa zulüm yapan da iyilik yapan da karşılığını alır.
Rabb’imiz, "takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkar edenlerin sonu ise ateştir. (Ra’d Suresi, 35) ayeti ve benzer onlarca Kur’an ayetinde, cennetini "takva sahibi" kulları için hazırladığını haber verir.
Takva sahipleri; Allah’ın her an kendisiyle birlikte olduğunun, her yaptığını ve aklından geçeni bile bildiğinin şuuruyla yaşayan, Allah’a karşı büyük bir sevgi hisseden ve O’ndan içi titreyerek derin bir saygıyla korkan insanlardır. Takva sahibi insan, Kur’an ahlakına tam uyar, sevgi dolu olur, can yakmaz, insanlara sevinç verir, gerçek iyilikte bulunur ve iyiliği yaygınlaştırır. Allah birçok Kur’an ayetinde cennetini lütfedeceği takva sahibi kullarının özelliklerini detaylı tarif eder. Bu özelliklerden bazıları şöyledir:
İman edip salih amellerde bulunanlar. (Bakara Suresi, 25)
Allah’tan korkup sakınanlar. (Al-i İmran Suresi, 15)
Öfkelerini yenenler. (Al-i İmran Suresi, 134)
Yaptıkları (kötü şöylerde) bile bile ısrar etmeyenler. (Al-i İmran Suresi, 135)
Allah’a ve elçisine itaat edenler. (Nisa Suresi, 13)
Namazı kılanlar, zekatı verenler, elçilere inanan, onları savunup destekleyenler. (Maide Suresi, 12)
Doğru sözlü olanlar. (Maide Suresi, 119)
Güzel davranışlarda bulunanlar. (Yunus Suresi, 26)
Rablerine kalpleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar. (Hud Suresi, 23)
Tevbe edenler. (Meryem Suresi, 60)
Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler. (Müminun Suresi, 8)
Namazlarını (titizlikle) koruyanlar. (Müminun Suresi, 9)
Hayırlarda yarışanlar. (Fatır Suresi, 32)
Takva sahibi olanlar. (Muhammed Suresi, 15)
Gönülden Allah’a yönelip dönenler. (Kaf Suresi, 32)
Görmedikleri halde Rahman’a karşı içleri titreyerek korku duyanlar ve içten Allah’a yönelmiş bir kalp ile gelenler. (Kaf Suresi, 33)
Takva sahibi müminler öyle kimselerdir ki: Allah, "kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir." (Mücadele Suresi, 22)
Yüce Rabb’imiz; razıyız Senden, Sen de bizden razı ol. Kalbimize imanı yaz. Hep A’raf’da gibi yaşayıp umudu gerçek olan fırkanla birlikte kıl...
Fuat Türker, Körpe Kalemler