Biz Çocuktuk Ve-1
Biz çocuktuk ve küçük yüreklerimizde sadece masum duygular taşırdık.
Ellerimizde oyunlarda kalan mühürler; uçurtma ipi izleri, gazoz kapaklarından kalan yuvarlak tırtıllı çizgiler, deniz suyunun tuzları vardı.
Gökyüzünden geçen uçakların sesini duyunca ellerimizi gözümüze siper eder uçağı bulmaya çalışırdık.
Uçağı ilk gören "işte orda, ben gördüm, o benim uçağım" derdi.
Yoldan geçen büyükler el sallardı, biz ıslık çalardık gökyüzünde küçücük martı gibi süzülen uçağımıza.
Oyunlarımız vardı ağaç dallarından sarkan, toprakta açtığımız küçük kuyularda toplanan.
Saklambaç,istop ve körebe oynardık akşam olmadan.
Yapraklarından şapka yaptığımız, çiçeklerinde arıları hapsettiğimiz bitkilerimiz vardı bahçelerimizde.
İspirtolu kalemler vardı kırtasiyenin camında hayranlıkla seyrettiğimiz, rengârenk.
Plastik toplar vardı her maç yaptığımızda Pansumancı Mehmet amcanın yakalayıp çakısıyla kestiği.
Yaralarımız vardı dizlerimizde kabuk bağlayan en ateşli mahalle maçlarından kalan.
Şarkılarımız vardı oyunlarımızı duyuran, rakiplerimizi kızdıran.
“Birdirbir” vardı, uzuneşek, güvercin taklası, kızların oynadığı seksek, yakar top vardı bütün mahalle çocuklarıyla oynanan.
Ellerimizde silaha benzeyen tahtalarla adam bölüşerek oynadığımız “tabancacılık” oyunumuz vardı.
Yağ satarım bal satarım yaşımızdan sonra, isim şehir, köşe kapmaca ve mendil kapmaca oynardık çoğu zaman.
Kavgalarımız vardı bitince hemen barışılan.
Sırlarımız vardı bizi bir birimize yaklaştıran, annemizden başka kimseye söylemediğimiz.
Pabuçlarımız vardı top oynamaktan uçları delik ve yeni tamirden alınan.
İçimize gömdüğümüz isteklerimiz vardı, berber koltuğunda konuşulamayan.
Elbiselerimiz vardı terzide provası alınıp teyelleri açılan.
Çoraplarımız vardı topukları yamalı.
Her mevsim değişince açılan elbise sandıklarından yayılan naftalin kokuları vardı.
Bonanza vardı, baba Katrayt, Uzay Yolu’nda Mistır Sıpak, Küçük ev ve Lora, Pazar Eğlencesi Cenk Koray, Zagor Ten-Ay Çiko, Nevada Rangeri Tommiks,seviglisi kıskanç Suzi sarışındı. Tarkan vardı “atıl kurt” diye haykıran, Atiila’nın fedaisi.
Elden ele gezen kitaplar vardı, dergiler, cep fotoromanlar.
İpli topaçlarımız vardı.
Otomobillerdeki havalı kornaları en güzel taklit eden Deli Hayri vardı.
Beyaz yakalı önlüklerimiz vardı her hafta sonu kola’lanan.
Çamaşıra konulan çivit vardı.
Demirel vardı, Ecevit, Naim Talu, Nihat Erimvardı. Büyüklerin sohbetlerini süsleyen, hararetini arttıran. Kalın sesiyle “Gomonisstler”e kızan Türkeş, Bağımsız Türkiye, kalp şeklinde anahtarı olan Erbakan vardı ve umumiyetle faşizme karşı omuz omuza durulurdu kahvehanelerde o zaman.
Amerika’nın sesi vardı her akşam ajansı alınan.
Yazlık sinemalar vardı “ailelidir” panosuyla üst katı ayrılan.
Çekirdekler vardı üzerinde sincap resmi, gazozları bal şerbet, kurabiyeleri enfes, bir liraya alınan.
Sinema filmleri vardı öpüşme sahnelerinde gözümüzü kapadığımız.
Annesi olmayan çocukları anlatan filmler oynardı, hüngür hüngür ağladığımız.
Komşular vardı acılar, sevinçler paylaşılan, sıkıntılar, rahatlıklar, sofralarda ekmekler, gezilerde azıklar bölüşülen.
Seçimler vardı konvoydaki arabalardan “İsmail abi bu sefer bize oy ver “ diyen anonslarıyla kavgasız gürültüsüz tamamlanan.
Pazarlar kurulurdu taze sebze ve meyveler satılırdı, genetiği ile oynanmadan.
Akşam sohbetleri olurdu, her akşam farklı bir evde toplanılan.
Düğünleri hatırlarım sabahlara kadar süren hç kimseyi kırmadan.
Maçlar dinlenirdi radyodan, sevinç ve hüzün yaşanırdı balkona çıkan çocukları vurmadan.
YORUMLAR
SONRA LEBLEBİ TOZU VARDI POŞETİ 25 KURUŞA ALINAN SONRA ÇELİK ÇOMAK OYUNU VARDI AĞAÇLARINA ÇIKTIĞIMIZ BAHÇELERİMİZ VARDI BAYRAMSABAHI GİYDİĞİMİZ BAYRAMLIKLARIMIZ BABAMIN VERDİĞİ BAYRAM HARÇLIKLARI
ÇOK GÜZELDİ YA
NERDEN YADINIZ BU ANILARI
HA BİRDE BEN UÇAK GEÇERKEN AĞZIMI AÇARDIM AÇMAZSAM SAĞIR OLURSUN DEMİŞLERDİ
YÜREĞİNİZE SAĞLIK
SAYGILAR
Yazını ilk okuduğumda çok duygulandım...Öylesine beni anlatmışsın ki....Harika günlerdi o zamanlar...Gözüne ve kalemine acı yaş değmesin...selamlar erol abi...
erolabi
ben de beni anlattım zannettim di...
meğer herkes aynı şeyleri yaşayıp aynı dayakları yemiş...
Sağol Dadaş....
Erzurumlu Selim
Bir İbo vardı...Tombulca bir şarkıcı...''Benim balonlarım vardı'' diye de bir şarkısı vardı...İbo kayboldu, balonlar gitti, derken bir de baktık ki o yazdıklarının hepsi yok oldu.
İbo'nun suçu hep...
Bu arada o yukarıdaki fotoğraf çocukluk yıllarımın Beykoz'una o kadar benziyor ki...Demek ki top oynadığımız sokaklar bile aynıymış neredeyse.
Geçmişe ait güzel bir nostalji yapım sayenizde..Çok çok teşekkürler.
Selam bve sevgilerimle.
erolabi
İbo vefat etti yıllar önce...
balonlar hala gökyüzünde..
saygı ile.
sami biberoğulları
çok haklısın erol abim....her şeyimiz vardı..... güzel olanlar yerini.... çirkinliklere bıraktı...saygılar sevgiler
erolabi
Selam vardı...
Büyüklerden korku vardı...
Küçüklere sevgi vardı...
Akraba vardı..
Komşu vardı...
Ve onlar gidince geride kalan boşluklara çirkin suratlar doldu..
saygı ile değerli abi.
erolabi
Selam vardı...
Büyüklerden korku vardı...
Küçüklere sevgi vardı...
Akraba vardı..
Komşu vardı...
Ve onlar gidince geride kalan boşluklara çirkin suratlar doldu..
saygı ile değerli abi.
"bu câmînin bânîsi nin, bugüne kadar güzerân eylemiş eimme, hutebâ, müezziniyn ve kayyûmiynin, sâhibü'l hayrât ve'l hasenât ervâhı içün ve kâffe ehl-i îmân ervâhı içün, Allah rızâsı içün
el-Fâaaaatihâ .
Tercihen üzerine soğuk su da içilebilir. Adettendir! Eyvallah "erolabi"
Selamlar, saygılar
erolabi
Araklı halkının haklı mücadelesinde yanında olduğumuzu,soluğumuz kesilene kadar haykıracağımızı belirterek mücadeleye iştirak edenleri tebrik ediyorum .
Fakat direniş "devrimcilikle " alakalı bir davranış.
Fatihayı da okudum abi.
Eskiden köyün işi el ele verilerek yapılırdı.
Şimdi bir akrabandan yardım istedin mi "yövmiye bu ay 80 oldiii haa" diyor.
Bu Fatihayı memleketin her mahallinde okuyabiliriz.
Saygı ve muhabbetlerimde değerli Ağyar abi.
Ne çok ortak paylaşımlarımız olmuş, evet para çok değildi, komşuluklar candandı, hiç bir menfaat gözetilmeyen gerçek dostluklar.
En güzeli de tabii ki bizler çocuktuk!
Tebrikler , selam ve saygılarımla
erolabi
:)))))
Selam ve saygı ile.
Vardı da, vardı...
Küçük mahalleler vardı, içinde büyük insanlar üreten. Para kimde varsa paylaşırdı. Bir ekmeği on kişi bölse doyardı.
Özür dilerim, eşşek gibi çalışılır ama bey gibi yaşanırdı. Her pazar ya tekne, ya kamyonet kiralanır bütün mahalle bir pikniğe gidilir eğlencenin cümbüşü yaşanırdı. Sahi öyle bir geçti ki zaman...
O zaman tek istediğimiz bir an önce büyümekti.
Hiç akıl edemedik, biz büyüyünce yanımızdakilerin yok olup gideceklerini. Şimdi teknelere bakıyorum hepsi süs. radyoların kimse yüzüne bakmıyor. Biz o zaman istavrit balığı için, hamsi balığı için ölürdük. Midyeleri tenekelerde pişirip yerdik. Şimdi hava olsun diye sazanlar alınıyor.
Sahi öyle bir geçmiş ki zaman; çaktırmadan.
Kutlarım erolabi.
.
erolabi
Mideyeler !
Denizdeki taşlardan söker açtığımız peynir tenekelerinde pişirirdik.
Her şey ,duygularımız bile naylon oldu.
İkiyüzlülük "beceriklilik" oldu artık.
Keşke büyümeseydik.
Değerli yorumuna içten teşekkür eder saygılar sunarım usta yazar/şair kardeş.