- 760 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ELEŞTİRİ OKLARI
ELEŞTİRİ OKLARI!
İnsan bildiği ölçüde algılar!.. Hayatımızı kuşatan ve şekillendiren her şey, algılayabilenler için bilgiden başka bir şey değildir .Bildiklerimiz, algılayabildiklerimiz olduğu için pek sorgulama ihtiyacı duymayız.Ancak bilmediğimiz, sorgulayamadığımız ve analiz edemediklerimiz karşısında savunmaya geçer ya da kabullenememe davranışı gösterir ve egolarımızın dürtüsüyle “eleştiri” silahına sarılırız hemen!Hele düşüncelerimize ters düşmeyegörsün insanlar!Önyargılarımıza teslim olur, kendimizi haklı gösterebilmek uğruna her yolu deneriz; durumun meşruiyetini bile sorgulamayız…”Doğru””yu sadece kendi düşüncelerimizden ibaret sayarız.Karşımızdaki insanların da bir düşüncesinin, bakış açısının veya kendine göre bir “doğru” algılayışının olabileceğini asla dikkate almayız! Öyle ki, kökleşen dostluklar bile dedikodu ya da fitne rüzgarıyla bir anda yerle bir olur…
Her insanın toplumdaki yeri ve sorumluluğu farklıdır.Kişiler bilgi, beceri ve kabiliyetleri ölçüsünde sosyal hayata katkıda bulunurlar.Kişilere bilmediği işi yaptıramazsınız; yaptırsanız da doğru olmaz.Mesela sözel bir zekadan, sayısal bir zekanın verimliliğini bekleyemezsiniz.Roman yazarı roman yazar; müzisyen şarkı ya da türkü söyler; şair şiir yazar; ressam resim yapar…Kabiliyetler, yaratılışın güzelliği ve süsüdür.Her zeka, sahip olduğu yeteneklerle ölçülmelidir. Her insanın toplumdaki yeri ve sorumluluğu farklıdır.Kişiler bilgi, beceri ve kabiliyetleri ölçüsünde sosyal hayata katkıda bulunurlar.Doğru tektir! Kişiler bu doğruyu farklı bakış açılarıyla görseler bile, doğrunun nesnelliği değişmez…Dolayısıyla kimse olaylar, fikirler ve durumlar karşısında aynı düşünemez ve bunları diğerleri gibi algılayamaz. Ve herkesin bilgisi ve algılaması sınırlıdır. Önemli olan kendi sınırlarımız içinde,sahip olduğumuz potansiyeli yararlı amaçlar uğruna verimli kılabilmek ve üretebilmek… Farklılıkları, zenginlik olarak görebilmektir esas olan! Bu durum, bal arısı gibi olmayı gerektirir…Çiçek ayırmadan her çiçeğe konabiliyor musunuz? Ya da hoşunuza gitmeyen en kötü, en çirkin şeylerde bile güzel bir yön bulabiliyor musunuz? İşte gerçek fazilet budur!Peygamber {s.a.v.}Efendimiz bir sahabi ile yolda giderken yolun kenarında çok pis kokan bir leş görürler.Sahabi rahatsız bir şekilde burnunu kapatıp hızla uzaklaşmaya çalışırken;Hz. Peygamberimiz leşe dönüp güneşte parlayan bembeyaz dişlere bakarak::”Mübarek hayvan!Ne de güzel dişleri varmış!” der…İşte insanı farklı ve üstün kılan davranış…En çirkinde güzeli görebilmektir mesele!..Bir veciz ifadenin belirttiği gibi:”Herkes benim görüşlerime katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım!”Dolayısıyla, bal arısı kadar olamıyor ve bal yapamıyorsak, önyargılarımızın kölesi olmaktan öteye gidemeyiz. Kendi doğrularından başka doğruların da olabileceğini kabul etmeyen insanların dünyası, kendi köyünden ibarettir!..Taşıdığımız bilgi, bizi topluma yansıtan bir aynadır.Bu aynada kendini göremeyenler, yükseldiklerini zannederken, alçaldıklarının farkında olamazlar…Bilmek yeterli değildir. Marifet, bilgiyi algılamak ve hayatımızda yaşayabilmektir! Ancak, kullandığımız eleştiri oklarına dikkat etmek şartıyla! Aksi takdirde, menfi olarak kullandığımız bu okların hedefi bir gün biz oluruz !..
FEYYAZ ALBAYRAK